Judith Williamson

Hayat İçin Elli İki Ders yazarı
Yazar
8.6/10
7 Kişi
26
Okunma
0
Beğeni
1.316
Görüntülenme

Judith Williamson Sözleri ve Alıntıları

Judith Williamson sözleri ve alıntılarını, Judith Williamson kitap alıntılarını, Judith Williamson en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Reklamcılık, duygulanım uyandırmaya dayanır; fakat doğrudan değil, sadece bir zevk duygusu uyandırma vaadi aracılığıyla. Gerçekte, duygulanımsal yanıt biçimde işlenir; çünkü bir gös­terilen olarak değil, ürüne anlam veren bir gösteren olarak yola çıkar.
Bir reklamda, tercihimizi kendimiz yaptığımız; özgür bireyler olduğumuz; zevke, tarza ve eşsizliğe sahip olduğumuz ve bunlara uygun hareket edeceğimiz bize anlatılır. Başka bir ifadeyle, bir ürünle bağlantılı nitelikler bize atfedilmiş ol­duğundan, ürünün satın alıcıları olarak tasarlanırız; çünkü bizim, reklamda ima edilen inançlara “sahip olduğumuz”, bunlara uygun hareket edip, bu inançları somutlaştıran ürünü satın alacağımız kesinlikle “verilidir. Bu bir tür “ikili bağ”dır.
Reklam
Rek­lamlar, toplumun gerçek sorunlarını çalışmayla, iş ve ücretlerle, kimin kim için çalıştığıyla ilgili sorunlarını belirsizleştirir ve onlardan kaçınırlar. Toplumumuzun temel sınıfsal yapısı üzerinde bir cila olan toplumsal farklılık sistemleri yara­tırlar. Reklamcılık, sadece tüketime, çok az insanın fiilen sahip olduğu bir tür sü­rekli boş zamana başvurur. Satın aldığınız şeyi, gerçekte satın alacak parayı ka­zanmak için daha çok çalışmak zorunda kalışınız anlamına gelen şeyi vurgular. Toplumun bugünkü durumunda parayla ve onun kazanılma biçimiyle ilgili te­mel konular, parayla değil, ürünlerle satın alınacak “anlamlar”, “imgeler, “yaşam tarzları içinde billurlaştırılır. Toplumun “id”i, onun en derin güçleri bütü­nüyle yüzeyin altına itilir.
Bir şeyin doğru olduğunu söylemek (ki, potansiyel bir karşıtlığı kabul eder) ile bir şeyin doğruluğunun sorgulaması gerekmediğini -ki, hiçbir şey kabul etmez ve hiçbir şey de iddia etmez- söylemek arasında büyük bir fark vardır. İdeolojide, bizimle ilgili “zaten” doğru olarak gördüğümüz için, sor­gulamadığımız varsayımlar yapılır: Zamanın kendisi, daima öncelik üstünlüğünü vermeyi gerektirecek şekilde ideolojinin bir parçası olarak mal edilmiştir. “Za­ten” daima “olabilir”den daha güçlüdür.
Reklamlar, bizi kendimizin yapması gereken bir mübadelede nesnelerden biri olarak oluştururken ve böylece bizim kendi “değer”imizi bize geri veren bir imgeyi bizden alıp kendine mal ederken, bizim kimliğimizi yabancılaştırırlar.
Olağan dünyadan belli öğeleri, şeyleri ya da insanları seçme ve sonra yeni bir dünya, reklamın dünyasını yaratmak için bunları bir ürün miti gereğince yeniden düzenleme ve değiştirme. Bütün rek­lamcılığın özü budur.
Reklam
44 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.