Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.26
Kübra Türker
Kübra Türker Yorumları ve İncelemeleri
Kübra Türker yorumları ve incelemelerini, Kübra Türker kitabı hakkındaki okur görüşlerini , Kübra Türker puanlarını 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
592 syf.
9/10 puan verdi
Herkese merhabalar,
Kitabın konusundan kısaca bahsedecek olursam, Alin Aygen, isimli dünyaca ünlü ayakkabı markası olan ELVİN 'in sahibi baş kadın karakterimiz bir gün sevgilisi tarafından aldatıldığını bir de adamın evlenmek üzere olduğu haberini alıyor. Tabi bunu duyan Alin susacak, bu durumu hemencecik kabullenecek bir kadın mı? Tabiki hayır.
Uzun uzun anlatımlar. Gereksiz yerler... bü kitabı bitirene kadar verem olacağım galiba kesin. Bilmiyorum sevemedim gitti bu kitabı. Karakteri övmek için nerdeyse kırk takla atmış.
Alin bir ayakkabı tasarımcısıdır. Hayatındaki herşey belli bir düzen ve disiplinle ilerlemektedir. O Alin Aygen'dir ve hayatında faiş hatalara yer yoktur. Alin iki yıldır berbar olduğu adamın başkası ile evleneceği haberini alınca onlara ufak bir sürpriz yapar ve düğünü basar. Alin, bu ilişkiyi hiç ciddiye almamıştır. Ama bu onlara bir ders vermeyeceği anlamına gelmez tabiki Düğünü basar ve onlara unutulmayacak sürprizler yapar. Gecenin sonunda bir barda fazlaca içmiş bir vaziyette otururken tanımadığı bir adam yanına gelir. O gece aynı adam tarafından arabaya bindirildiğini hatırlar ve sabah gözlerini bir otel odasında çıplak vaziyette açar. Birde karşısında gevrek gevrek sırıtan bir adam vardır (bu kısmı atlamayalım).
O gece olanları yalnızca o adam yani Egemen biliyordu. Hatta Egemen artık Alin'in kendisine bile itiraf edemediği herşeyi biliyordu. Alin bunları Egemen'le olur olmadık her karşılaşmasında tek tek öğrenecek ve bu kadar şeyi nasıl bildiğini sorgulayacaktı. O inanmayı güvenmemeyi bilmeyen bir kadındı. Karşısındaki adamsa kendinin aksine hayata yüzündeki gülmesi asla soldurmayan çevresindeki insanların dikkatini üzerine çeken biridir.
Egemen tanınmış bir mühendistir. Arabaların üretimi ve iç aksamı ile ilgilenir, hali hazırda bir tamircide çalışmaya devam eder. Alin sadece bir tamirci olarak baktığı bu adamın aslında ne yada kim olduğunu şans eseri izlediği bir videodan öğrenecektir.
Bu ikili bir harikaydı hangi bir aptallıklarını yada eğlenceli hallerini anlatayım bilemedim. Birazcık da acı, ama totale vurduğumuzda net olan şey B A Y I L A C A K S I N I Z..
Bol klişeli, bol sonu tahminli ama sevimli bir kitap yorumuyla geldim. Biraz absürt bir giriş oldu farkındayım. Ama bana artık alıştığınızı varsayıyorum.
Alin ELVİN adında bir markanın ayakkabı tasarımları yapan, despot ve aşırı özgüvenli bir kadındır. 2 yıldır birlikte olduğu adamın düğünü mahveder ve aynı günün gecesinde Siyah Arabalı Prens ile tanışır. Oysaki geceye dair hiçbir şey hatırlamamaktadır. Hikayenizde böylelikle başlar. Sonrası uzayan detaylar,yanlış anlamalar, klişeler...
Esas oğlumuz Egemen bence acayip sevimliydi. Böyle neşeli adamları ihtiyacımız kesinlikle var. Kendine has tavırlarına Alin bile dayanamadı. Esas kızımız Alin'e gelecek olursak. Fazlaydı. Gerçekten. Sonlara doğru toparlandı ama beni fazlaca yordu. Özgüven kesinlikle önemlidir. Ama bu hem fazla hemde yıpratıcıydı.
Kitabın en büyük eksisi kesinlikle çok fazla verilen ayrıntılarıydı. Yazarın daha önce okuduğum ve ilk kitabı olan #aşkınnazlihali 'ninde en büyük eksiği buydu.
Kitap bana bolca dejavuda yaşattı. Başlarda bir çoğunuzun severek izlediği #ŞeytanMarkaGiyer filmini hatırlattı, ortalara doğru benim severek izlediğim belki de bazılarınızda bildiği 'I do, I do' Güney Kore dizisini anımsattı. İzleyenler ve kitabı okuyanlar ayrıntıları fark edecektir.
Şimdi 'Yiğidi öldür hakkını yeme.' demişler. Siz de benim gibi illa her şeyi okumaya takıntılı değilseniz ,ayrıntıları atlayarak daha keyifli bir hikaye okuyabilirsiniz. Ne okuyun, ne okumayın diyebilirim. Benim için orta şeker bir kitaptı
Kübra Türker'in ilk okuduğum kitabı bu.
Kitabı beğendim, ama o kadar çok aşk romanı okudum ki bana biraz sığ geldi. daha bir macera olabilirdi. Bence...
Naz, İstanbul'un zengin bir ailesinin tek kızı. Dedesi tarafından çok şımartılmış. Annesi ve babası öğretmenmiş. Naz da öğretmen ama, çok şımartıldığından bir türlü dikiş tutturamıyor. Hep özel okullarda çalışmış ama hep bir kaç ayda istifa etmiş. Bir gün annesi ve babası yurt dışında gezi de iken evinde bir parti veriyor ve sarhoş iken havuzda arkadaşı ile yarış yaparken boğulma tehlikesi atlatıp, oğlan Onu kucağına alıyor ve babası tam o anda eve geliyor. Naz'ın da bu olaydan sonra hayatı değişiyor. KPSS ile yerleşip Kars-Sarıkamış'a atanıyor ve beş parasız ailesi Onu oraya gönderiyor. Naz'ın serüveni böyle başlıyor.Market alışverişi, pazar alış verişi, yemek hiç yapmamış olan Naz 'ı kötü günler bekliyor. Ve geçim sıkıntısı.
Oturduğu apartmanda karşı komşusu olan Yüzbaşı ile yakınlaşıyorlar. Hem atışıyorlar, hem de birbirlerine çekiliyorlar vs.
592 sayfayı görünce e haliyle önce bi gözünüz korkuyor tabi ki. Ancak okuyup sayfaları cevirdikçe sürükleyici bir hızda akıp gidiyor kitap. Kitabın kapağı ve adına aldanıp dans ile alakası olmayan kitabın aksine adının mecazi hakkını veren konusuyla da görselin hakkını veren bir kitaptı. Ünlü ayakkabı tasarımcısı Alin ve makine mühendisliğini bir tık yukarı taşıyan araba tasarımları yapan Egemen 'i okumakla beraber aslında küçük bir kızın her ne kadar maddi manevi harika bir çocukluğu olsa da annesiz büyümenin vermiş olduğu eksikliği okudum bu kitapta ben. Affetmeyi, dürüstlüğü, yeri geldiğinde kim olursa olsun Hayır diyebilmeyi okudum. Güzeldi, öyle çerezlik gibi gözükse de derin bir kitaptı benim için. Tavsiye ederim.
Bu kitap Kübra Türker'in ilk kitabından bence biraz daha iyiydi. Yazar bence kendini geliştirmeye başlamış. İlk kitabının konusu bana basit gelmişti. Bu kitapta merak vardı işte bu güzel ama keşke aksiyonu biraz daha olsaydı heyecan daha fazla olsaydı. bence çok daha güzel olurdu. Yine okunabilecek güzel bir kitap ama mükemmel yada çok iyi değil.
Ne yazsa okurum dediğimiz yazarlar vardır. Benim için Kübra Türker o yazarlardan. Aşkın Nazlı Hali kitabını çok çok sevip iki kere okumuştum. Bu kitabı da tekrar dönüp okuyacaklarım listesine girdi. Neredeyse 600 sayfa olmasına rağmen daha olsa okurdum dedirtecek kadar akıcı bir anlatımı var yazarın.
Açıkçası astığım astık, kestiğim kestik olan
Zengin aile kızı Naz öğretmenle ile tanışmamla başlayan hikaye şırnağa çıkan tayinle devam etti. Naz Öğretmen ve Yağız yüzbaşının karşı komşu olarak başlayan hikayesi dolu dizgin bir aşklla başladı. Asker sevmek zordu. Gitmek zorunda olunanan görevler. Ardında bıraktığın sevdiklerin olunca herşey zor oluyordu. Bir de yüreğin ağzında beklenen telefonlar. Naz öğretmen bunların hepsini yaşadı. Sonu ne mi oldu onu da okuyorarak öğrenin.
Kitap hakkında düşüncelerime gelirsek sürükleyici güzel bir romandı onlarla birlikte duygu geçişleri yaşadım. Asker ailelerinin yaşadığı endişer geldi aklıma. Kitapta benim için olumsuz olan yaşantılarıydı benim düşüncem birliktelikleri yaptıkları cinsel yaşantıları yanlıştı ama olağan gibi gösterilmiş. Yatak sohbetleri çok açıktı bunu sevmedim. Daha üstü kapalı anlatılabilirdi. Evlilik öncesi ilişki normal gösterilmiş bu da bana göe hoş değildi.
640 syf.
7/10 puan verdi
Kitabı ne zaman aldığımı bile hatırlamıyorum ama kitaplık ayıklamaları esnasında okunacaklar listeme eklemiştim. Kitap an itibariyle bitti, kitap eğlendirici bir romantik komedi tadında olmuş. Ooo bayıldım diyemiceğim ama ilk elime aldığımdaki ön yargımda yok açıkçası.
Aralarda bazı satırları atlayarak okuduğum için sıkıldım diyemem ama bazı noktalarda gereksiz detaylar yok değil. Sonlara doğruda zaman konusundaki geçişler çok kafa karıştırıcı olmuş.
Mutlaka alınmalı diyemem ama denk gelirseniz keyifli zaman geçirmek için okuyabilirsiniz...