çok
uzaktaki alay ve olguları önceden görürler.
Çünkü, gücü o denli büyük olan Tanrı olma-
dan, tamamlanabilen hiçbir şey yoktur. O’nun mer-
hameti insanlara aittir. İnsanlar, O’nun rahmeti-
ne ısrarla sığındıkça, o ateş ve kehânet yeteneği
üstümüze gelen gün ışıklan gibi bize yakınlaşa-
caklardır. Ayrıca etkileri bildiğimiz bedene ve ruh-
sallaşmış olana da isabet edecektir.
Biz insanlar, doğal bilgi ve eğilimimiz açısın-
dan, nâm ve zamanı kavramak» işimiz-olmadığın-
dan, yaratıcı Tann’nın sırlan hakkında kendiliği-
mizden fikir sahibi olamayız. He var ki, gelecekte
de olacağı gibi, günümüzde de öyle bir takım in-
sanlar vardır ki, Yaratıcı Tann’nın, bir takım gö
rüntülü esinlendirümeleriyle, geleceğin sırlarının
kapılannı aralarlar. Bu kişiler, hesaplanabilir ast-
rolojinin verileriyle uyum içerisindedirler. Geç
mişte de aynen böyleydi. Ateşten alev çıktığı gibi,
bu ilişki sonunda da belirli bir güç ve arzulanan
yetenekler ortaya çıkar. İnsanoğlu bu esinlenme-
ler sayesinde, İnsanî ve ilâhı çevreleri birbirinden
ayırdedebilme yetisini kazanır.