Esperanzanın kutusu uzun zamandır okunmayı bekleyen aşırı merak ettiğim bir kitaptı. Beklentimin oldukça altında kaldı. Büyük beklentilere girmeyin ve hayalkırıklığı yaşamayın. Beni çok etkilemedi. Vakit geçirmek için okunabilir.
Öldüğü söylenilen kızını gömdükten sonra, bir Aziz’in ona görünüp, kızının ölmediğini söylemesi üzerine, onu arayışa geçen bir anne… Evet, ilginç bir konu, yazar da kendini okutuyor. Kitabın son anlarına kadar merakla okudum ama sona yaklaşırken olayların gidişatından beklediğim gibi bir sonuç çıkmayacağını anlamıştım ve kitabı bitirdiğimde de yanılmadığımı anladım. Daha farklı bir sonuca bağlanmış olsa, hatta şüphe ettikleri doğru çıksa da bambaşka bir şey çıkmasaydı benim için daha tatmin edici bir kitap olurdu. Ancak daha çok empati yapabilen biri, ya da kitaptaki kahramanımız gibi ebeveyn olan biri, eminim bambaşka bir gözle okuyacaktır. Ben kendimi kadının yerine koyamadım. Koyduğum anlarda da, “Ben öyle yapmazdım ki…” diyerek okuduğum için, pek etkilenmedim. En azından mutlu sonla bitti. Vakit geçirmek için okunabilir.
Esperanza’nın kızının ölümüyle başlıyor kitap. Esperanza bir türlü bu durumu kabullenemiyor. Bir Aziz’in onun ile konuştuğunu aslında kızının ölmediğini söyler ancak kimseler ona inanmaz en yakın arkadaşı bile. O da azizlerin heykelciklerinin olduğu kutusunu alır ve kızını aramaya başlar Meksika ve Amerika’ya kadar süren bu yolculukta umudunu hiç kaybetmez. Bu umudu için okudum kitabı ama bitirişi ve sonu hiç sevemedim.
Arka kapağını okuduğumda daha farklı bir konu düşünmüştüm ancak maalesef ki düşündüğüm gibi olmadı. Kitabı beğendiğimi söyleyemeyeceğim maalesef.
Başka kitaplarda görüşmek üzere
Keyifli okumalar dilerim.