Lokman Hekim; içinde ölümsüzlük iksiri bulunan şişeyi köprüden geçerken düşürmüş müdür ya da eline yazdığı ölümsüzlük formülü yağmurda silinmiş midir, bilinmez. Bir gerçek var ki, "ölümsüz olmak" düşüncesi, içinde kendine olan özlemini de taşır. Belki de çoğu insan isterdi ölümsüz olmayı. Belki de bu yüzden çoğu insan hiç ölmeyecekmiş gibi yaşıyor. Natalie Babbitt'te ölümsüzlük konusunu ele aldığı bu kitabında, ölümsüz olmak iyi bir şey midir yoksa kötü bir şey midir ikilemi üzerinden, Winnie Foster karakteriyle bir yolculuğa çıkarır okuru ve bu yolculuğa âdeta okuru da dahil eder. Nitekim çoğu cevap, okurun kendi hayal gücüne bırakılır.
Diğer yandan "Ölümsüz Aile"; çocuk edebiyatının unutulmaz klasiği olarak tanımlanıyor kitabın arka kapağında. "Çocuk edebiyatı" kavramını da tartışmaya değer buluyorum. Nitekim masallar, efsanelerle dolu hikâyeler sadece çocuklara özgü müdür? "Her ne kadar çocuklar için de yazılmış olsa da mutlaka yetişkinler de okumalı! Çocuk hikâyelerinden öğreneceğimiz çok şey var." düşüncesiyle mi önerilmeli insanlara? Bundan emin değilim.
Yine de tüm bu bağlamda "Ölümsüz Aile"yi okumayı deneyimlemek isteyenlere tavsiye olunur.