"Hâlâ kitap alıyor musun? Demez olaydım, bir odaya aldı bizi, dört duvar kitap, kitap, kitap. Ortada kalantor bir masa, gelin kızımızla okurlarmış (...) Yüksel be! dedim, Bunca kitap aldın, hepsini okudun mu? Anne, okunur mu? Oğlum, aldıysan oku; okumayacaksan neden alıyorsun? Anne, kitap sadece okunan bir şey değil. Kitap dost. Kimini okurum diye alıyorum, okuyamıyorum. Kiminden pişmanlık duyuyorum. Aralarında kapağını açmadıklarım var. Üç beş sayfa ya da bir iki bölüm okuduklarım. Eşe dosta hediye ettiklerim. Nasıl ki dostlarla da ilişkimiz inişli çıkışlıdır. Ama zamanda süre, mekânda uzaklıklar sorun olmaz dostlukta."
"Meğer çocuklarının, evleneceği kızda aradığı olmazsa olmaz ölçütleri varmış. İkinci bir dil bilmemeliymiş kadın. Yaşı, boyu ve tahsili erkeğinkini geçmemeliymiş. Kalçaları geniş, karnı sıcak, memeleri de dolgun olmalıymış ki rahat doğursun bebeği ve zorlanmadan beslesin."