Türklerdeki “dağ” simgeciliği de hükümdarlık makamı ile ilişkiliydi. Dağ’a benzetilen hükümdar yeryüzü ve gökyüzü arasındaki iletişimi sağlardı. Kuzey yönü ile ilişkilendirilen “Altın Dağ” gök kapısı sayılıyor ve gökyüzünde Tanrı’nın kapısı sayılan “Altın Kazık” yani Kutup Yıldızı’na bağlanıyordu.
Türk kozmoloji düşüncesinde merkeziyetçi anlayışa göre, Türklerin kullandığı otağ yani çadırlar, kainatın minyatür bir arketipidir. Kubbesi gök kubbe, ortasındaki ocak, gündüz gökyüzü ortası kabul edilen güneşin izdüşümüdür.
Marifetname
Ay feleğinin altında ateş yuvarlağı,
Onun altında hava yuvarlağı,
Onun altında su yuvarlağı,
Onun dibinde de toprak yuvarlağı vardır ki, bu hepsinin altındadır ve en ağırıdır.