Ömer Polat kitaplarını, Ömer Polat sözleri ve alıntılarını, Ömer Polat yazarlarını, Ömer Polat yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
1971 askeri darbesi sonrası meslekten uzaklaştırılan yazarın 1970 sonrası yayımlanan eserlerinde Ağrı'nin Tutak ilçesi ve çevresi - memleketi - mesken seçilmiş. Doğu insanının acılarını, feodal ağalık düzeni altındaki ezilişini, yoksulluğunu, umutlarını, yaşam kavgasını dile getirir yazar. Dilan da da bir bey oğlu olan paşo nun, iktidarını kullanarak Dilan'i elde etmeye çalışması ve sonrasında Dilan'in ölümüyle sonuçlanan trajik olaylar anlatılmış. O bölgenin ağzına yer verilen romanda bazı kelimelerin anlamını bilmeden okudum ama bütünden uzaklaştırmıyor sizi.
Tavsiye edilir.
" ... Neymiş, rızkı veren Allahmış. Doğru. Rızkı veren Allah. Ama kırk haneli köyde otuzdokuz haneye bir dönüm tarlayı çok, bir beye de koca bir köyü az görmüş rızkımızı dağıtan. "
Asker izninde köyüne, karısına giden Mahmudo, işlemediği bir suçu üstlenmek zorunda kalır ve bundan sonra karısı Hazel ve Mahmudo' nun hayatı asla eskisi gibi olmayacaktır. Hazel ile Mahmudo senelerce kaçak olarak yaşamak zorunda kalırlar ve zaman içinde hayatları gibi karakterleri de değişir.
Bana biraz İnce Memed kitabını anımsattı. Farklı kültürler ama benzer olaylar. İnce Memed' i sevenler bu kitabı da sevecektir diye düşünüyorum.
İlkokul çağına kadar Kürtçe konuşarak büyüyen bir çocuğun, ilkokul derslerinin Türkçe olmasından dolayı zorlanması ve bu sorun neticesinde başından geçen olayları anlatan güzel bir roman...
Üçünü de SevdimÖmer Polat · Evrensel Basım Yayın · 201011 okunma
Ömer Polat (d. 1943, Ağrı), "Mahmudo İle Hazel" adlı romanını 1973 yılında yayımlamıştır. Doğu Anadolu'da (Ağrı ve Süphan Dağı arası) geçer olay.
Ağalık düzeni içerisinde hulamların (kul/köle) ve köylülerin gayri insani hayatlarından bir kesit sunar roman bize. "Köylü, «İt buldu Heydar kaldı» misali."
Yöre insanının şivesi ile verilir konuşmalar. Eşkıyalığın yöredeki düzenin bir parçası olduğu, eşkıyanın ağaların bir tür silahlı kuvvetleri olarak işlev gördüğünü öğretir yaşananlar. Tarımda makineleşme ve şehirleşmenin arttığı bir süreç devam etmekle birlikte, topraksız, fakir fukara halkın seçenekleri hala çok azdır. Gücün insanları nasıl yozlaştırdığına bir örnek Mahmudo ve Hazel'in hikayesi.
Mısto ağanın hulamı sobayı dolduruyordu.Mahmudonun uyandığını görünce:
<<uyarttım mı begim?>>dedi.
Hulamın <<bey>> demesi bir hoşuna gitti, bir hoşuna gitti ki, içi uyuştu.
<<Eşkiya olmadan bey olunamıyor bu namussuzun dünyasında ha!>> diye içinden konuştu.