Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Özen Aşut

Özen AşutBoyun Eğmeyenler yazarı
Yazar
8.7/10
5 Kişi
12
Okunma
1
Beğeni
822
Görüntülenme

Özen Aşut Gönderileri

Özen Aşut kitaplarını, Özen Aşut sözleri ve alıntılarını, Özen Aşut yazarlarını, Özen Aşut yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
320 syf.
7/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Kitabı genel anlamda başarılı bulduğumu söyleyebilirim.12 Eylül öncesi ve sonrasındaki olaylardan ziyade kişisel düşüncelerin ağırlıkta olduğu bir eser okuyorsunuz. Kitapta Defne karakterinin kadın-erkek ilişkileri çok fazla yer kaplamış. Başkarakter Deren olması lazım gelirken 12 Eylül'den hiçbir şekilde yara almamış bir karaktere bu denli yer verilmesine anlam veremedim. Fakat 12 Eylül'ü farklı bir pencereden okumak isterseniz Boyun Eğmeyenler güzel bir örnek teşkil ediyor.
Boyun Eğmeyenler
Boyun EğmeyenlerÖzen Aşut · Yazılama Yayınevi · 201312 okunma
İnsanlar yaşadıkça, her şafakta tazelenen umut­larla yeniden başlayabilirler.
Reklam
"Ağlasam sesimi duyar mısınız, dokunabilir misiniz gözyaşlarıma ellerinizle?"
"Diyelim ki hastayız ve ciddi Diyelim ki hapisteyiz Kısacası, nerede ve nasıl olursa Ölüm hiç gelmeyecekmiş gibi yaşanacak"
..... mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin hürriyet sözcüğünün resmini ama yalansızının?" (Nazım Hikmet)
Reklam
Oysa herkesin söyleyecek bir sözü, dile getirecek bir öyküsü vardır, olmalı. Meramını anlatabilmek için her insan özgürce konuşmalı; yaza­bildiği ölçüde yazmalı. İlle de kurallar konulmamalı insanın önüne.
Zaten çağımızda artık gerçek mutluluk yok, yalnızca mutluluk anları vardı.
Ne demişti Sevgi Soysal Şafak'ta? "Bir duygu yayıldıkça güzeldir. Güzel şeyler dar yerlere sığmaz."
Reklam
Zaten bütün suç, düş kurmakta değil miydi? Daha güzel bir dünyanın düşünü kuranlara hep acı çektirmediler mi? İnsanlık için iyilik düşünenler, kötülüklere başkaldıranlar, tarih boyunca zindanlara atılıp acımasızca cezalandırılmadılar mı?
Faşizm...
Sürülerin gideceği son durak doğal olarak "Kafes"ti. Emniyet'ten gelindiğinde, Mamak gerçeği ile ilk kez burada karşılaşılıyordu. Burası insanları aşağılamak ve sindirmek, son darbeyi indirmek için kurgulanmış bir gözdağı kapanıydı. Yaklaşık yirmi-otuz insanın sığabileceği bu büyük "Kafes", geçici bir süre kalınan özel bir işkence uğrağıydı. Tutuklular cezaevine girerken ya da ayrılırken, bir bloktan ötekine aktarılırken, birkaç saatten birkaç güne kadar "Kafes"e alınıyordu. Böylece her an tüm görevliler ve askerlerin gözü önünde, her yönden görünür durumda, sürekli gözetim altında oluyordunuz. En acımasız askerler seçilip burada görevlendiriliyordu. En faşistler. Başını kaldıracaklara göz açtırmazlar, hemen copları indirirlerdi nereye rastlarsa. Nereden gelirdi bu insanlar? Öyle davranmaya nasıl konuşlandırılırlardı? Yanıtlanması zor sorulardı.
Bir arkadaşı cesareti tartışırken, “bir eylemi, korkuyu derinden hissederek göze almak” diye tanımlamıştı; “Korkmuyorsan zaten o cesaret değildir.” Evet, sorun korku değildi. Gençler için ölüm çok uzaklarda bir hayalet, oysa yaşam gerçekti, elle tutulur somutluktaydı.
“Değişmeyen kurumlarda değişmiş kişiler bulmayı ummak , tek başına değişmeyi ummak ...”
19 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.