Lizbon'a Gece Treni kitabı gerek ismi gerekse kapak tasarımı ile plajda okunacak kitaplardan biri gibi gelmişti bana ancak okumaya başladıktan sonra ilerlemesinin, anlaşılmasının ne kadar zor olduğunu keşfettim. Kitap, monoton hayatına tüm sıkıcılığı ile devam etmekte olan bir filoloğun, duyduğu bir kelimenin büyüsüne kapılarak rutinlerini terk etmesini ve bir doktorun yazdıklarını araştırmak için Lizbon şehrine gitmesini ve bu şehirde yaşadığı değişimi anlatıyor. Kitapta sözde doktorun yazdığı felsefi yazılara sıkça yer veriyor ve zaman zaman bu durum benim kitabı okumamı ve anlamamı zorlaştırdı. Kitabın bir zamanı ve ortamı olduğunu düşünüyorum.