Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Roger Chartier

Roger ChartierSosyolog ve Tarihçi yazarı
Yazar
8.8/10
6 Kişi
40
Okunma
3
Beğeni
881
Görüntülenme

Roger Chartier Gönderileri

Roger Chartier kitaplarını, Roger Chartier sözleri ve alıntılarını, Roger Chartier yazarlarını, Roger Chartier yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bütünün bilgisine sahip olan sosyolog, özel şahıslara, onlar için neyin iyi olduğunu kendilerinden çok daha iyi söyleyebilir, yani yanılgı mahrumiyettir, yanılgı bozumdur. Yanılgı, olayı sadece ucundan görmektir.
Tarihin en büyük zaaflarından birinin, durmaksızın varlığını ispatlamak zorunda olan ve asla varlığının kabul edildiğini düşünemeyecek konumdaki sosyologun sürekli tabi tutulduğu bu sınanmaya maruz kalmaması olduğunu düşünüyorum. Tüm arkadaşlarım tarihçi olduğu için, burada tarihçileri yargıladığım düşünülemez. Çok somut bir örnek vereyim. Bir anket yapmak istediğimde, kendimi tarihçi olarak tanıtıyorum. Öğrencilere diyorum ki “zor bir durumla karşılaştığınızda, kendinizin bir tarihçi olduğunuzu söyleyin.” Bir tarihçinin varolduğu ispatlanmış bir sosyolog...
Reklam
Dünya beni kapsıyor ve bir nokta gibi beni yok ediyor; ben dünyanın bir şeyiyim. Bir beden olarak varım. Bir konumum var, tarihim var, belirliyim. Güçlere maruz kalıyorum, eğer camdan atlarsam yer çekimi yasasına tabi oluyorum vs. Ve dünyayı anlıyorum, yani onun hakkında temsillerim var ve bu dünyada işgal ettiğim konuma indirgenemem. Bu ne anlama geliyor? Eğer gerçekten tam anlamıyla farklı bir şey olan insanı nesne olarak ele alırsanız, nesnellikte bu çifte gerçekliğin de var olduğunu dikkate almanız gerekiyor anlamına geliyor. İnsan bir şey; yani onu düşünebiliriz, ölçebiliriz, sayabiliriz, özelliklerini sayabiliriz; yani kaç kitabı, kaç arabası vs olduğunu sayabiliriz. Ancak öte yandan, bu şeylerle kendini temsil etmesi de nesnelliğin bir parçası. Her birimizin bir bakış açısı var. Bu bakış açısı bir toplumsal uzam içinde yer alıyor ve bulunduğu toplumsal uzam noktasından toplumsal uzamı görüyor.
Her şeyden önce, sosyolojinin zor olduğu düşüncesi Durkheim’a ait; çünkü hepimiz sosyolog olduğumuzu sanıyoruz. Sosyolojinin zorluklarından biri, ama tarih için de aynı şey geçerli, bilime doğuştan sahibiz sanıyor olmamızda yatıyor; hemen anladığımızı sanıyoruz. Ancak anlamanın önündeki engellerden biri işte bu anında anlama yanılgısı. Bu yanılgıdan kurtulmanın yollarından biri, nesnelleştirmektir.
Neyin bizimle alakalı olduğuna bir bakmak lazım. Bizimle alakası olan şeyler, gerçekte sandığımızdan çok daha önemli. - Yapılabilecek daha bir sürü şey var, ama bizimle alakalı olan şey, işte temelde bu var.
Kurtarıcı umudunun, dönüşümlerin önündeki en büyük engel olduğunu düşünüyorum.
Reklam
Sosyolojinin ürettiği şey, en azından biz kısmı için benim düşündüğüm üzere, simgesel şiddete, simgesel manipülasyona karşı; yani özellikle profesyonel söylem üreticilerine karşı kendini savunma araçlarıdır. Daha öncede çok kez söyledim; sosyologun simgesel üreticilere yani gazetecilere, piskoposlara, öğretmenlere, filozoflara güvenemeyeceği açık; yani konuşmayla ilgili bir mesleği icra edenlere, toplumsal dünyadan bahsedenlere güvenemez, çünkü işinin önemli bir bölümü toplumsal dünya üzerine sıradan söylemin retoriğine, yan-yetkinlerin söylemine karşı uyarmakla ilgilidir. Sorun şu; sosyologun - sosyolog simgesel bir judo öğretmenidir - ürettiği bu kendini müdafaa araçları, sosyologdan faydalananlar tarafından ele geçirilmiştir; sosyolojinin başlı başına reklamın ve pazarlamanın içine bulaştığını söyleyebilirim...
Sokrates soru soruyor ancak ona verilen cevaba safça inanmıyor. Sosyolog da, her ne kadar büyük bir samimiyetle cevap üretseler de, insanların mutlaka doğruyu söylemediklerini çok iyi bilir. Sosyologun bütün uğraşı; davranışların gözlemlenmesiyle, söylemlerden yola çıkarak, yazılanlardan vs. hareketle gerçeğin inşaasının koşullarını kurmaktır. Elbette halkın doğruyu söylediğine inanacak birkaç aptal her zaman var.
Din üzerine yapılan nesnelleştirme çalışmalarını düşünecek olursak; bugün artık herkes ailede edindiğimiz dinle, öğretilen din arasında belli bir bağıntı olduğunu biliyor, kimse inkar edemez, dini inançların babadan oğula aktarıldığını ve bu aktarım olmadığında dinin de yok olacağını inkâr edemeyiz. Bunlar herkesin hemfikir olduğu şeyler. Ama bunu kültür hakkında söylediğinizde, kültürlü insanın elinden, kültürün cazibesinin temellerinden birini, yani doğuştan gelme ilüzyonunu, karizmatik ilüzyonu almış oluyorsunuz. Ben bunu doğuştan kendi başıma edindim, bir nevi mucize gibi yani.
Düşüncesizlikte doğuyoruz ve özne olabilemek çok çok küçük bir şansımız var. Herşeye özgürlük, özne, kişi vs. yakıştırması yapanları; toplumsal eyleyicileri, belirlenimciliğin uygulandığı yollardan biri olan özgürlük yanılgısına hapsettikleri için eleştiriyorum. Ve bütün toplumsal kategoriler içinde özgürlük yanılgısına en meyilli olan kategori entelektüeller kategorisidir; bu, sosyolojik bir paradokstur ve şüphesiz benim çalışmamın entelektüelleri sinirlendiriyor olmasının nedenlerinden biridir aynı zamanda.
Reklam
Entelektüellerin nesnelleştirmesi gereken bütün şeyler, entelektüellerin düşüncelerini manipüle ediyor.
Bugüne kadar bir sürü saldırıya maruz kaldım ama kelimenin tam anlamıyla kimse tezimi çürütme uğraşında olmadı. Fransız entelektüel alanında çok düşmanım var ama rakibim yok, üzüntümün nedenlerinden biri bu. Yani bana aksini ispatlama yoluyla karşı koymak için gerekli çalışmayı yapacak insanlar yok. Benzer bir durumda bana şöyle cevap veriyorlar: “İyi de çalışmanız totaliter; siz çürütülemezsiniz”. Asla öyle değil. Ama tezlerimi çürütmek için sabah erkenden kalkman lazım, çalışman lazım. Biraz küstahça, ama neyse…
…bilim konusunda oldukça militanca bir tasarımım var, bu kesinlikle “müdahil” olmak anlamında değil. Yani sosyal bilimin, farkında olarak ya da olmayarak, isteyerek ya da istemeyerek son derece önemli sorulara cevap verdiğini düşünüyorum. Bu soruları her halükarda soruyor ve bunları gündelik toplumsal hayatta kendisine sormadığı kadar iyi sorma yükümlülüğü var. Bu soruları, gazetecilerin dünyasında sorulduğundan daha iyi, denemecilerin dünyasında sorulduğundan daha iyi, sahte bilim dünyasında sorulduğundan çok daha iyi sorma vazifesi.
132 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.