Öne Çıkan Roger Chartier kitaplarını, öne çıkan Roger Chartier sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Roger Chartier yazarlarını, öne çıkan Roger Chartier yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Eğer bütün entelektüeller, birazcık da olsa şeffaflık getirmek için kendilerini ilgilendiren uzamda çalışsalar, biraz daha az kendilerini kutsallaştırsalar; bu büyük bir değişim olur diye düşünüyorum. Basit bir kıyaslama ölçütü vereyim; kamuoyu yoklamalarının doğru yapıldığını kontrol etmek için, ki sadece örneklem büyüklüğü için değil, daha da ileri gidebilir; sosyologlardan, hukuçulardan vs. oluşan bir hukuk komisyonu olsaydı, demokrasi yönünde bir ilerleme olurdu. İşte size basit bir örnek. Oysa bunu istemeye bile tenezzül etmez kimse. Aksi takdirde Vietnam ile falan ilgilenmeniz gerekir; yani tamamen odağın dışındaki konularla; yani stoacıların dediği gibi, bizimle alakalı olmayan şeylerle ilgilenmeniz gerekir. Neyin bizimle alakalı olduğuna bir bakmak lazım. Bizimle alakası olan şeyler, gerçekte sandığımızdan çok daha önemli. Örneğin entelektüeller tarafından üretilmiş olan büyülü herşey, bizimle alakalı. Bu nedenle bizlerin sorumluluğunun bulunduğu entelektüel yanılgının eleştirisi, şüphesiz yapabileceklerimiz arasında en önemli şey.
Yapılabilecek daha bir sürü şey var, ama bizimle alakalı olan şey, işte temelde bu var.
Belirlenmiş doğuyoruz ve sonunda özgür olmak için çok düşük bir şansımız var. Düşüncesizlikte doğuyoruz ve özne olabilemek çok çok küçük bir şansımız var.
Bilim konusunda oldukça militanca bir tasarımım var, bu kesinlikle “müdahil” olmak anlamında değil. Yani sosyal bilimin, farkında olarak ya da olmayarak, isteyerek ya da istemeyerek son derece önemli sorulara cevap verdiğini düşünüyorum. Bu soruları her halükarda soruyor ve bunları gündelik toplumsal hayatta kendisine sormadığı kadar iyi sorma yükümlülüğü var. Bu sorulan, gazetecilerin dünyasında sorulduğundan daha iyi, denemecile rin dünyasında sorulduğundan daha iyi, sahte bilim dünyasında sorulduğundan çok daha iyi sorma vazifesi.
İlk cezalı, onu cezalandıran
kurumu eleştirmeyi aklından bile geçiremeyecek konumdadır,
aklına bile gelmez bu, eğer buna kafa yoracak olursa, kendini
hiçliğe fırlatılıp atılmış olarak bulur.
Hiyerarşiler var, hiçkimse bunları bilmek istemiyor. Daha basiti, Freudcü anlamda savunma mekanizması gibi işleyen, toplumsal olarak öğrenilen; yani bu hiyerarşileri görmemeyi sağlayan kolektif mekanizmalar var.
Sosyologlar saldırgan, çatışmacı kişiler, “tarihi olan” sorunlu kişiler olarak görülüyorlar; oysa tarihçiler “tarihsiz" sorunsuz kişiler olarak görülüyorlar, artık bitmiş şeyler üzerine çalışıyorlar.