Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Sabâ Altınsay

Sabâ AltınsayKritimu yazarı
Yazar
Editör
8.0/10
19 Kişi
63
Okunma
4
Beğeni
2.012
Görüntülenme

Hakkında

1961’de Çanakkale’de doğdu. Orta öğrenimini T.E.D. Ankara Koleji’nde, lise öğrenimini İzmir, Bornova Anadolu Lisesi’nde tamamladı. Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu. İlk romanı Kritimu: Girit’im Benim 2004 yılında yayımlandı. Kritimu Türkiye’den sonra Yunanistan, Bulgaristan ve Hırvatistan’da okurlarıyla buluştu. Giritli mübadil bir ailenin üçüncü nesli olan yazar, Kritimu’da Mübadele’ye uzanan süreci ele alır. Girit’in özerkliğe kavuştuğu 1898 ile Mübadele’nin başladığı 1923 yılları arasındaki dönemi anlatan roman, İbrahim Yarmakamakis ve ailesi ekseninde Giritli Hıristiyanları, Müslümanları, onların ilişkilerini, birbirlerine bakış açılarını, dostluklarını, düşmanlıklarını, dönem dönem yakınlaşıp uzaklaşmalarını, iki toplumun acılarını, öfkelerini, yalnızlığını akıcı bir dille anlatır. Adanın en zor yılları denebilecek zaman aralığında gelişen siyasi olayların iki toplumun günlük hayatına, yaşam biçimine, insanların duygularına, aile ve arkadaşlık ilişkilerine nasıl yansıdığını, korku, yılgınlık ve endişenin onları ne kadar derinden etkilediğini içten, yalın, akıcı bir üslûp ve tarafsız bir gözle ele alan yazar, anlattıklarıyla iç burkucu bir gerçeği dile getirir. ….”Tıpkı insanlar gibi milletlerin de kaderleri vardır. Bu kader bazen çok acı yazılır.” Kritimu, okuru bir yandan insanların acılarına tanıklık etmeye çağırırken diğer yandan ötekileştirmenin bedelinin toplumlar ve bireyler için ne kadar ağır olduğunu gözler önüne serer. Yazarın ikinci romanı 2011 yılında Benim Hiç Suçum Yok adıyla yayımlandı. İkinci Dünya Savaşı yıllarını anlatan roman, denize kıyısı olan küçük bir kasabada geçmektedir. Kasabanın sıradan insanlarının yaklaşan savaşın korkusuna, yokluğa, kıtlığa bürünmüş hayatları acı, bencillik, yalnızlık, kin ve öfke ile iyilik, merhamet, sevgi, fedâkarlık arasında gidip gelmektedir. Hepimizin içinde zaman zaman baş gösteren, hayatın akışını değiştirme ve geleceğe müdahale etme arzusunun, alınyazısına karşı verdiği savaşı anlatan roman, bizzat yazgının yerine geçerek gücümüzü sınamanın bizi nasıl bir trajediye sürükleyebileceğini dile getirir. .... “Felek ile facia, ah ile vebal, baht ile kader bazen yan yana gelir. Behice Hanım’ın, Cihan Nedimle Mercan’ı zinhar birleştirmemek için kadere kılıç çekmesi, yazılmış olanı silmesi, yeniden yazması bahtı facia, feleği ah, kaderi vebal ile yan yana getiriyordu ki böylesi mahşerdir.” Klasik roman tarzında yazılmış olan Kritimu: Girit’im Benim ile Benim Hiç Suçum Yok, zengin tasvirleri içermekte, derin karakter tahlillerine yer vermektedir. Sabâ Altınsay’ın romanlarında coğrafya, zaman (dönem) ve doğa önemlidir. İlk romanın baş kahramanı İbrahim Yarmakamakis olduğu kadar Girit’tir. Benim Hiç Suçum Yok’ta ise olaylara üçüncü göz olarak bakan ve zaman zaman anlatıma dahil olan (K), baş kahraman Cihan Nedimle birlikte romanın başat ögelerindendir. Sabâ Altınsay’ın üslûbu benzetmelere açık, renk ve ışıktan çokça yararlanan bir üslûptur. Zaman zaman halk edebiyatından beslendiği hissini yaratır ve masalsı havaya bürünür. Çarpıcı, derinlikli, uzun cümleler, Osmanlıca’dan alınan sözcüklere rağmen akıcılığını yitirmez. Doğaya, bitki örtüsüne, zamana, mekâna önem veren yazarın, aynı zamanda toplum ile bireyin ilişkilerini irdeleyen, neden-sonuç ilişkileri kuran gözlemci bir tavrı vardır ve bunu edebi bir dille okurla paylaşır. Yazarın yayımlanmış iki öyküsü bulunmaktadır. Kadın Öykülerinde İstanbul adlı antolojide “Merhamet, Sevgi, Masumiyet ve İşte Öylesine” adlı öyküsü ile Unser Istanbul, Junge Türkische Literatur adlı antolojide “Kimsecik” adlı öyküsü, Almanca olarak yer almaktadır. Kritimu: Girit’im Benim (2004) yazarın ailesinin yaşamından esinlenerek yazdığı bir tanıklık anlatısıdır. Roman, Osmanlı Devleti’nin zayıflayarak topraklarını kaybetmeye başladığı yıllarda Girit’te yaşanan gelişmeleri ele alır. Girit’te Müslüman ve Hıristiyan birbirine karışmış, gelenekler bile zamanla birbirine benzemiştir. Türkiye ile Yunanistan arasında mübadele antlaşması imzalanınca Türkler adayı gemilerle terk ederler. Girit’li Türk Yarmakamakis ailesi de adadan kopanlardandır. Çanakkale’ye iskan edilerek Altınsay soyadını alan İbrahim Yarmakamakis, Saba Altınsay’ın dedesidir. Romanda benzersiz doğası ve insanın ruhunu çalan kokusuyla konu edilen Girit adası da adeta bir roman kahramanı gibidir. Oruç Aruoba roman hakkında şöyle der: “'Göç sadece gideni değil, kalanı da peşinden sürüklüyordu,' diyor Saba Altınsay; 'insanın doğduğu toprak ile gömüleceği toprak aynı toprak olmayacaksa, ne kalır ki, geriye, ölürken, yaşamdan? Bu soruya bir yanıt bulma çabası bu roman.” Kritimu: Girit’im Benim TEDA desteğiyle Yunanca’ya çevrilmiş ve 2008’de yayımlanmıştır. Benim Hiç Suçum Yok (2011) İkinci Dünya Savaşı yıllarında bir kıyı kentinde geçer. Kadınların hayranlık duyduğu hovarda Cihan Nedim ve onun aşık olduğu hayat kadını Mercan etrafında gelişen romanda Altınsay, seçimlerimizin bizi nasıl sürüklediğini sergilerken iyilik, kötülük, adalet, hakkaniyet, ceza gibi kavramları da sorgulamaktadır.
Unvan:
Türk Yazar
Doğum:
Çanakkale, 1961

Okurlar

4 okur beğendi.
63 okur okudu.
55 okur okuyacak.
1 okur yarım bıraktı.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
İnsan toprağını evladını sever gibi sever: kayıtsız şartsız.
Sayfa 269Kitabı okudu
Reklam
Hür bir millet olmanın bedeli ne kadar ağır? Bunu bizler kadar kim anlayabilir?
Sayfa 252Kitabı okudu
Çapulcu dolmuş her yer :)))
İki çapulcuya pabuç mu bırakacağız kendi memleketimizde?
Bir adamın benimdir dediği yalnız iki toprağı vardır. Biri doğduğu topraktır, öteki mezarıdır. Ne zaman bu ikisi aynı yerdir, bil ki o adam mutlu adamdır.
Bekleyen her şey bir gün solar ve ölür. Bu bir papatya da olabilir veyahut bir umut da.
Sabâ Altınsay
Sabâ Altınsay
Reklam

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
288 syf.
8/10 puan verdi
·
3 günde okudu
''Bin dokuz yüz yirmi üç yılının yirmi üç kasım sabahı, Hanya Limanı'ndaki çınar ağaçlarının dili olsaydı, o günü ''mahşeri'' diye tarif ederlerdi.'' O sene, mübadele senesi. Lozan'da imzalanan sözleşme gereği Yunanistan Krallığı ile Türkiye arasındaki, yurttaşların din esası üzerine zorunlu göçü. Nasıl bir şeydir düşünebilir misiniz? Doğup
Kritimu
KritimuSabâ Altınsay · Can Yayınları · 200438 okunma
320 syf.
·
Puan vermedi
Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim: İyi ki tanıştım dediğim bir yazar, iyi ki okudum dediğim bir kitap. Okuma zevkimizin benzediğini düşünen herkese de önerimdir. Kitapta ilk dikkatimi çeken şey yazarın dili oldu. Klasik üslupla yazılan bu kitapta yapılan benzetmeler, cümle geçişleri, dildeki berraklık, anlamı bu kadar dokunaklı ve direkt geçirebilmesi beni çok etkiledi. Pek çok cümlede durup “ne güzel ifade etmiş” dedim. Kitabı akıcı ve çekici kılan biçiminin yanında konusu da elbette. Ana temanın “yazgı” olduğu bu kitapta “yazılana boyun eğen” ile “yazılanı bozmak isteyen” arasındaki çatışmalar sürüyor baştan sona. Bu nedenle ismi geçen karakterlerin dışında asıl baş kişi olan bir karakter daha var: Kader. İkinci Dünya Savaşı yıllarında, hayat koşullarının hali hazırda insanda yaşama hevesi yaratmadığı zamanlarda yani; geçmişini oğluyla sağaltmaya çalışan Behice, çok az işiten kocası Hikmet, sevemediği, ötekileştirdiği kızı Kadriye, bencilce çok sevdiği tam da bu sebeple kaderinde yazılanı bozmaktan bile korkmadığı oğlu Cihan Nedim, hayat kadını Mercan ve Yüzbaşı İrfan’ın iç içe geçmiş hayatları üzerinden anlatıyor yazar; tesadüfü, kaderi, alın yazısını. Okur da eşlik ederken bu kavramları sorgulamadan, kendi tarafını seçmeden edemiyor.
Benim Hiç Suçum Yok
Benim Hiç Suçum YokSabâ Altınsay · Can Yayınları · 201115 okunma
288 syf.
8/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Hep düşünürüm. İnsan, yapıştığını sandığı o noktadan farklı noktalara hareket edebileceğini, bu hareketin ona farklı bakış açıları vereceğini bilse, üzerine yapışıp sıkı sıkıya tutunduğu ırk, cinsiyet, renk, millet, dil, din, siyasetten sıyrılıp özünde sadece ve sadece insan olduğunu düşünse... Düşünebilse.... . . Tüm dünyayı sömürenlerin, Balkanlar'da, ulusların özgürlüğü için ortalığı karıştırdığı, Osmanlı'nın güçsüzlüğünden yararlanıp istediklerini yaptırdığı yıllar. Balkanlar gibi Girit'te karışmaya başlamış. Türk'üm, Rum'um, müslümanım, hristiyanım yerine Girit'liyim diyenlerin, birbirleri ile yaşayıp gidenlerin artık eski huzuru yok. Osmanlı'nın ilgisizliğinden bıkan Türkler de, hiçbir zaman kendini Yunanlı görmeyen Rumlar da artık Giritli değiller. Yönetimsel boşluklar, adaya dışardan gelenlerin kışkırtmaları, Girit'in o ortak değerlerini, farklı kültürlerin birarada yaşama zenginliği ve güzelliğini yok etmeye başlamış. İşte adadaki bu değişimin hem siyasi, hem tarihi ama çokça da kendini Giritli olarak görenlerin sosyal yaşamındaki etkilerini, İbrahim Yarmakamakis'in hikâyesinde buluyoruz. Hem anne, hem de baba tarafı  Balkanlar'dan göç etmiş birisi olarak içim burkularak okudum kitabı. Olayları, kişileri kendi ailemle ilişkilendirdim hep. Dolayısıyla fazlaca etkileyici bir okuma oldu. Hele son sayfaya gelince... .
Kritimu
KritimuSabâ Altınsay · Can Yayınları · 200438 okunma