Elektronik bir dürbünle 400 terörist cesedini görebiliyorduk. “Paşam, sinirleniyorsunuz ama gazeteciliğin özü budur. Fotoğraf haberin her şeyidir. İspat edersiniz o fotoğraflar ile her şeyi. 400 teröristi çekmezsek kamuoyunu aydınlatamayız.”
İşte orada tarihi açıklamayı yaptı;
“Benim görevim leş toplamak değil. Ben buraya hain öldürmeye geldim. 400 terörist vadinin içinde. Sana koruma olarak bir manga asker vereyim kendin toplayabilirsen topla ve çek. Ana babalar bu çocukları buraya leş toplamaya göndermedi. Bunlar öldükleri yerde kalırlar çünkü ona layıklar.”
Biz de hemen haber yaptık. “Askerime leş toplatmam.” İfadesi kamuoyunda büyük yankı buldu.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bu toprakların tek hakimidir. Bunun dışında asla bir düşünce olamaz. Ama bunu dememiz yetmez. Lafın ve bilginin, eylemin yanında hiçbir manası yoktur.
Aslında savaş kuralla yapılmaz. Size birçok şey öğretilmiştir. Birçok kitap vs. onların hiçbiri size lazım olduğu yerde fayda sağlamaz. Çünkü orada yazılmayanla karşılaşırsınız.
Nasırın başını çektiği bu liderler Soğuk Savaş ta Batı karşıtı kampta yer almıştı. Anti-emperyalisttiler. Buna karşın Suudi Arabistan başta olmak üzere Körfez Şeyhlikleri Ürdün ve Fas krallıkları ABD'nin yakın müttefikleriydi.
Haber bültenlerinde, gazete haberlerinde sadece bir rakam mıdır? Teröristlerle girilen çatışmada 3 er şehit oldu, dört asker yaralandı. O rakamların duyulma sıklığı adeta bir sağırlık yarattı toplumda.
Şehit cenazelerinde analar nasıl feryat ediyor?
"Vatan sağ olsun!.."
O feryatlar bir türküdür.
Kınalı bir türkü...
O türküyü bu ülkede söyleyen on binlerce aile var.
Çok da farkında değiliz.