Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Tarık Akan

Tarık AkanAnne Kafamda Bit Var yazarı
Yazar
8.6/10
1.387 Kişi
5,9bin
Okunma
332
Beğeni
22,4bin
Görüntülenme

En Eski Tarık Akan Gönderileri

En Eski Tarık Akan kitaplarını, en eski Tarık Akan sözleri ve alıntılarını, en eski Tarık Akan yazarlarını, en eski Tarık Akan yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
152 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
oldukça etkilendiğim siyasi kitaplardan biriydi.
Anne Kafamda Bit Var
Anne Kafamda Bit VarTarık Akan · Can Yayınları · 20175,9bin okunma
"...İnsanlıkdışı koşullarda yaşayıp etkilenmemek dayanıklılık ya da dirençlilik sayılmaz ki. Hepimizin yaşamları kısıtlandı. Körü körüne bir bekleyiş içindeyiz. Katlanmak her geçen gün zorlaşıyor. İnsanca tepkiler vermekten vazgeçmeye dayanıklılık diyorsanız, gerçekten de dayanıklı değilim öyleyse. Artık nereye gönderileceksem gitmek istiyorum; hapishane ya da her neresiyse..."
Reklam
...O iskemlede oturan yorgun bedenimin, bunca gündür yaşadığım gerilimin ardından iyice yıpranmış duygularımın, düşüncelerimin ortasına kocaman bir delik açtığının farkındaydı. Bana bir çay söyledi. Hüseyin'in anlattığı askerlik hikâyesi aklıma gelmedi bile. Çayımı bitirene kadar bana hiç soru sormadılar,beklediler. Hepsi karşımda duruyordu. Çay bitti. Hâlâ öylece duruyorduk. Aralarında fısıldaşıyorlardı,hiçbir şey anlamıyordum. Bardak elimde kalmıştı, ne yapacağımı bilemiyordum. Yanımda masa varmış gibi geliyordu bana, bardağı o tarafa uzatıyordum, olmuyordu. Biraz sonra öbür tarafa uzatıyordum, olmuyordu. O yanda masa olmadığını bildiğim halde karşıma doğru uzatıyordum,gene olmuyordu tabii. Sinirlerim bozulmuştu.Hiç kimse elimdeki bardağı almıyordu. Elindeki boş çay bardağını bile bir yere koyamayan zavallının biriydim. Ne kadar da acizdim. Gözyaşlarına kontrol edemedim. Gözlerim doldu, doldu. Gözyaşlarını akmasın diye kendimi zor tutuyordum.Birden boşaldı, kumaş gözbağmın altından akmaya başladı. Bardağı fırlatmak istiyordum.'Onun yüzünden,' diye düşünüyordum, 'onun yüzünden,onun yüzünden!..'
"Ürpermiştim. Aklımdan peş peşe ve hızla binlerce şey geçiyordu; ne düşüneceğimi, nasıl davranacağımı kestiremiyordum. Korkumu, heyecanımı bir yana koysam bile bütün bu olup bitenleri kendime konduramıyordum. Burada böyle çaresizce oturmayı hazmedemiyordum. Kişiliğimle,onurumla oynanıyordu ve ben hiçbir şey yapamıyordum."
...Öğleden sonra on altı tane lise öğretmeni getirdiler; hepsi bir arada, tekmili birden. Adamları dayaktan perişan etmişlerdi, iki elleri de pide gibi kabarmıştı.Biri bizim hücreye düştü. Bakırköylü bir beden eğitimi öğretmeni. Öğrencilerle birlikte adaya gitmişler,hepsi birlikte marşlar söylemişler. Bunun üzerine tüm okulu askeriye sarmış, çocukları dövüp,bırakmışlar; öğretmenleri de buraya getirmişler.Adam çok üzgün ve telaşlıydı. Sinirleri iyice bozulmuştu. Bu işin bu kadarla kalmamasından korkuyordu, geleceği için kaygılanıyordu."Mesleğimi kaybedersem ne yaparım?" dedi. Yoksul biriydi üstelik...
"Duvarlara bakıyordum. Üstündeki dikenli teller ne kadar da amaçsız, diye düşünmüştüm. Buradan kaçmak bir yana, insanın yukarı bakarken bile başı dönüyordu, bir de dikenli tele ne gerek vardı ki. Ama işte tam da o teli gerenlerin düşündüğü gibi, buradaki avlu, bu amaçsız gibi görünen dikenli tellerle ürkütücü olmuştu."
Reklam
'Yol'un senaryosunun bitiş tarihi 23 Ocak 1980'di. Arkasından 'Dağ' adlı bir senaryoya başlamayı tasarlıyorduk. 'Dağ' hakkında da uzun uzun konuşmuştuk. Onda da oynamamı kararlaştırmıştık. 'Yol'daki rolüm Bingöl'deydi. Onu tamamlayınca Muş'a geçecek, 'Dağ' filmine başlayacaktık.'Dağ'ın yönetmenliğini Zeki Ökten yapacaktı. Öncelikle sansürden geçirmek gerekiyordu. Aldım senaryoyu, gene ben götürdüm Sansür Kurulu'na. Reddedildi. Daha sonra Danıştay'a başvurduk, orada da reddedildi. Gerekçe ikisinde de aynıydı: 'Dağı aşmak, emperyalizme karşı bir savaştır; burada 'dağ' bir simge olarak kullanılmakta, bilinmeyen güçlere karşı savaşmak anlamına gelmektedir' gibisinden iki sayfa dolusu yazmışlardı. Büyük bir keyif ve mutlulukla planlanan, ama hayata geçirilememiş bu hikâye, dağın ardında kurulu bir köyde başlıyordu. Yolları kardan kapandığı için kuruldu kurulalı bu köyden kışın kimse kasabaya inmemişti. Oynayacağım adamın oğlu ölüm döşeğindeydi. Dört arkadaş, yüzyıllardır kimsenin yapamadığını yapmayı göze alıp hasta oğlanı hastaneye yetiştirmek üzere, hem dağı, hem de köyün kaderini aşmaya karar veriyorlardı.Yolda önce hasta çocuk ölecekti. Ama baba,ötekilerden bunu saklayacaktı. Günler sonra iki ölü daha verilecekti. Her şeye karşın kasabaya inildiğinde baba, sadece, "Başardık," diyecekti... Bu film, 'Yol' kadar büyük bir projeydi ama onun kadar şanslı değildi...
152 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
Bilmiyorum neden ama bu kitabı ben beğendim. Çok doğal olarak başına gelenleri aktarmış (yazar mı desem bilemedim) yazar. En duygulandığım yeri Yol filmindeki atla yaşanan hikayeydi... Bu kitap bana özgürlüğün ne kadar değerli olduğunu bir kez daha gösterdi. Her şey düzelebilir belki ama özgürlük insanın elinden alındı mı hiçbir şeyin de bir anlamı kalmaz...
Anne Kafamda Bit Var
Anne Kafamda Bit VarTarık Akan · Can Yayınları · 20175,9bin okunma
Sokaklardan, caddelerden geçiyorduk. Bir sürü araba, üst üste insanlar, kalabalık... Herkes birbirinin yaşamından habersiz,bir yol tutturmuş gidiyordu, kimse kimsenin umurunda değildi; kimse böyle bir çaba içinde de değildi. Derin bir nefret duydum. "Hapse girmek istiyorum, çünkü bu kalabalığı hiç sevmiyorum,"
152 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
İki günde okuduğum kitaplardan, çok etkileyici
Anne Kafamda Bit Var
Anne Kafamda Bit VarTarık Akan · Can Yayınları · 20175,9bin okunma
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.