Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Vejdi Bilgin

Vejdi BilginBizi Kuşatan Toplum yazarı
Yazar
9.1/10
80 Kişi
414
Okunma
28
Beğeni
3.417
Görüntülenme

Vejdi Bilgin Sözleri ve Alıntıları

Vejdi Bilgin sözleri ve alıntılarını, Vejdi Bilgin kitap alıntılarını, Vejdi Bilgin en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sosyolog kime denir?
Sosyoloğu psikolog, ekonomist, öğretmen gibi bir meslek olarak düşünmek mümkün değildir, yani sosyoloji formasyonunu alan herkes sosyolog olarak nitelendirilemez. Ülkemizde sosyoloji bölümü mezunlarının kendilerine sosyolog demek gibi alışkanlıkları var. Konuya sadece formasyon açısından bakarsak tarih bölümü mezunlarına tarihçi, felsefe bölümü mezunlarına filozof denilmesi gerekir. Sosyolog, ancak herhangi bir toplumsal olgu ya da toplumsal süreçle ilgili araştırmaları sonucu bir açıklama getirebilen insandır.
Sosyal Olgu;
Davranış kalıbından hareketle zihinsel bir soyutlamadır, gözlemlerimizden hareketle bireyler arası ilişkilerle ilgili yaptığımız bir genellemedir. Şehirlerde düğünlerin artık nikâh salonlarında yapılması bir sosyal olgudur. Şüphesiz insanlar paraşütle atlarken de nikâh yapabilmektedirler ancak bu henüz kalıplaşmış bir evlenme biçimi değildir. Dolayısıyla bir sosyal olgu olarak değerlendirilemez.
Reklam
20. Yüzyılda bilime olan güvenin sarsılmasından sonra; Sosyoloji, toplumları olması gerekene götürecek bir disiplin değil, olanı inceleyen bir bilim haline gelmeye başladı.
Kapının arkasına çömelip başını ellerinin arasına alan ve saatlerce katatonik biçimde, yani hiç hareket etmeksizin duran bir kişi şizofrendir ve bu bir sosyal davranış olarak nitelendirilemez. Ama Aşkabat'taki otobüs durağında çömelmiş bir vaziyette otobüs bekleyen kişinin bu davranışı sosyaldir. "Niye banka oturup beklemiyor, aksine çömelip bekliyor?" sorusu da sosyolojik bir sorudur.
Hz. Ebubekir
"Ey Rabbim! Sen ne kadar sabırlısın! Kudretin olduğu halde cezalandırmakta acele etmiyorsun."
20. Yüzyıl, modern bilime duyulan güvenin sarsıldığı bir dönemdir. Newton fiziğinin bazı problemlere cevap verememesi, onun yanında ve hatta onun yerine Kuantum Mekaniği ve Görelilik Kuramı gibi paradigmaların çıkması başta entelektüel çevrelerde olmak üzere bilime olan mutlak güveni sarsmaya başladı.
Reklam
Sosyoloji, Latince toplum(socius) ve Yunanca bilgi(logia) kelimelerinin terkibi olup 'toplumbilgisi' anlamına gelir.
Kavram, bir şeyin (objenin) zihindeki tasarımıdır, dolayısıyla o şeye işaret eder. Anca düşüncelerimizi dille ifade edebildiğimizden dolayı bir kavramın dile dökülen ifadesine terim denir.
Katılımcı Gözlem
Ünlü antropolog Bronislaw Malinowski, Melanezya Trobriand adalarındaki bir kabile içinde 1914-1918 yılları arasında yaşamış ve onların kendi dillerini de öğrenmişti.
19. Yüzyılda, Batılı olmayan, modern bilime uymayan, dinî olan her şey olumsuzdur ve terk edilmesi gerekir. Tylor 1871'de İlker Kültür kitabını neşrettiği zaman dönemin bilim dünyası oldukça şaşırmıştı, zira hâkim anlayışa göre kültür yüksek bir gelişmişlik düzeyine işaret ederken bunun ilkel sıfatıyla yan yana gelmesi anlamsızdı. Bir başka ifadeyle ilkellere ait yüksek bir edebiyat, sanat, folklordan bahsedilemezdi. Madem onlar ilkeldir, dolayısıyla kültür denilecek toplumsal ürünleri olamaz.
Reklam
Fizik dünyada şaşmaz ve değişmez yasalar varsa benzer yasalar insan dünyasında da olmalıydı. İnsanlar fizik dünyadaki bu yasaları keşfedip tabiatla mücadele konusunda önlerine çıkacak problemleri önceden tespit ederek çözüm üretebiliyorsa, aynı şey kültür dünyası için de geçerli olmalıydı. Sosyoloji bu yasaları tespit ettiği zaman toplumdaki krizlerin önüne de geçilecekti. Comte, açıkça pozitivizmin nihai gayesinin topluma düzen vermek olduğunu söyler.
Sosyolojinin isim babası kabul edilen Auguste Comte, aynı zamanda pozitif felsefenin en önemli temsilcisidir. Pozitif bilim anlayışı dini ve metafizik açıklamaları baştan reddeden, kâinatla ilgili açıklamaları yine kâinatın içinde arayan bir yaklaşımdır. 19. yüzyılda din, bilim dünyasında neredeyse bütün nüfuzunu yitirmiş durumdaydı ve entelektüel kesim kendisini bilimin mutlak doğrularına terk etti.
Müslümanlar "kul hakkını" bilirler. "İnsan hakları" özneye dönük bir karakter taşırken "Kul hakkı" ötekine dönük bir nitelik taşır.
Sayfa 155 - Rasim ÖzdenörenKitabı okudu
Kültürün en önemli taşıyıcısı dildir. Dile basitçe bir kültür ürünü olarak bakmak çok eksik bir yaklaşım olacaktır, dil aynı zamanda kültürün gelecek nesiller üzerindeki mimarıdır. Dil olmasaydı kuşakların birbirine aktardıkları birikimler ancak biyolojik devamlılığı sağlayan temel ihtiyaç becerileri olacaktı. Toplumları ve dolayısıyla kültürleri birbirinden farklı ve zaman içerisinde zengin kılan dildir. "Bir dili öğrenmek o kültürü öğrenmektir." Sözü bu açıdan gayet anlamlıdır.
Sayfa 119 - Emin Yayınları
336 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.