Saygın bir şair, yazar ve oyun yazarı olmasının yanı sıra aynı zamanda profesyonel oyuncu olarak sahneye çıkan, filmlerde oynayan Stockenström, 1933'de Naiper'de doğdu ve Stel-lenbosch Üniversitesi'nde drama eğitimi aldı. Bir süre radyo ve televizyon yayıncılığı yapan yazar hemen sonra aktris olarak sahneye çıktı ve başta şiir olmak üzere, birçok kitap yazdı. 2003 yılında ölen Stockenström için eleştirmen Andre Brink, "Yaşayan en büyük Afrikalı şair" değerlendirmesinde bulunmuştur. Orijinal dilinde Die kremetartekspedisie adı altında yayınlanan Baobab Ağacına Yolculuk adlı eseri, Nobel ödüllü Yazar J. M. Cootzee tarafından İngilizceye çevrilmesinin ardından dikkat çekerek dokuz dile çevrildi, italya Grinzane Cavour ödülünü aldı ve Fransa'da sahneye uyarlanarak büyük başarı kazandı.
Erkekler hayal kırıklığına uğramış çocuklar gibi; bir şeyin kontrolünü kaybettiklerinde ama bunu açıkça kabul etmeye yanaşmadıklarında ne kadar da komik oluyorlar.
Afrikalı köle bir kadının tabiatta kendini yeniden bulmasının hikâyesi. Sefer sırasında kaza sonucu tek başına kalarak Baobab ağacına sığınıp orasını evi, kimliği ve sahibi yapan; ruhsal açıdan kendini daha güçlü hisseden bir kadın profili göreceksiniz. Yaşamı boyunca kısıtlanmış, engellenmiş ve üstesinden gelemediği bütün şeylere yeniden kavuşmak ona çok şey öğretecektir. Hayvanların ve doğanın dilini keşfetmek de kendini yeniden bulmasına katkı sağlayacaktır. Afrikalı'ların acı dolu dramına ve geçmişine bir kez daha şahit olacağınız doğanın gücü ve enerjisini gözler önüne seren ve bir solukta okunup bitecek bir kitap. (Bu eser ödül almış ve Fransa'da sahneye uyarlanmış)
Wilma Stockenström'un Baobab Ağacına Yolculuk ismiyle yazmış olduğu bu eser siyahi köle bir kadının yaşamından bir kesiti sunmuyor sadece bizlere. Her kitabın kendine has seslenişi ve ruhu olduğu gibi bu eser de kendi yolculuğuna davet ediyor..
Ailesinden küçük yaşta koparılmış, esareti ve esaretin getirdiği saltanatı – güzelsen şansın ve fiyatın yüksektir – hayat sitili edinmiş ve bunu sorgulayamamış bir kadının yavaşça kendi içine dönmesini, herşeyini kaybedişini ve bir Baobab Ağacı'nda yaşamının soru işaretleri, cevaplar ve sırlarla sona erişini anlatıyor bizlere..
Sanki bir çarkın içinde nefes almadan yaşanmış bir yaşam, yazara dahi nefes aldırmadan bu kitabı yazdırmış ve okuyanın nefesine göz dikmiş, gözlerini gözlere dikmiş bir eser..
Kitapta en çok etkilendiğim, şaşırdığım, Neden? dediğim konulardan birisi : Kendisi gibi köle olan ama henüz şanslarının yaver gitmediği kişilere karşı satır aralarında da olsa o tepeden bakışı. Onu affetmem ise, yine belirli bir mesafeden baktığı o ayakları prangalı, perişan haldeki insanlarına karşı sorguladığı vicdanı ve kitabın en az Baobab Ağacı kadar yeşil olan kapağını kapattığımızda, bıraktığı o his..
Kadınlık, Annelik, İnsanlık.. Herşeyin yeni baştan yazılması gibi bir insanın içinde..
Ve bu İnsanın yolculuğu.
Yazabildiklerim bunlar, yazamadıklarım toprağın kökleri gibi uykuda..
Bir Baobab Ağacının.
İyi okumalar dilerim..
BAOBAB AĞACINA YOLCULUK
Yazar: Wilma Stockenström
"Bir yerde bir mabet varsa, yakınlarında onu kirletecek bir maymun da her zaman bulunur."
.
İNSAN KAYBI SERMAYE KAYBIYLA AYNI ŞEYDİR
♡
Herkese Merhaba
Bugün sizlere konusu itibariyle oldukça tuhaf bir hikâyeye konuk olduğum bir kitap bırakıyorum. Kitabı okurken yer yer sıkıldım, lâkin