“ Xeme Teyze Türkçe bilmez. Radyo dinlemez. Film dinlemez, bakar. Üzülür o filmin, o acıklı sahnesinde. Çünkü kavuşamaz aşıklar... Anlaşılır bu sözsüz kısımlar... Xeme Teyzenin kendi diliyle ağlayacağı film henüz yapılmadı.”
“Çay bahçesindeki kadın, seninle ışıkları söndürmekte mümkün. Kendimi sana anlatma çabası, çayın demi kadar içten... Ve sancılarıma ortak etmek seni... Havar, demek sana, havar ki ucunda ölüm var. Sarı saçların köpüklü gibi sanki, uzun... Onlara, misal, Halepçe' yi anlatmak. Adının Kürtçe' deki anlamını soruyorsun bana... Hatırlamıyorum. Havar, diyorum sadece. Havar ki ucunda ölüm var. Soykırımlarda dul kalır geceler, türkü olurlar. Ama senin haberin yok. Sıralarını savarlar, sır olurlar. Ruhun duymaz, maneviyatın üşümez..."