En Eski A. Faik Bercavi Sözleri ve Alıntıları
En Eski A. Faik Bercavi sözleri ve alıntılarını, en eski A. Faik Bercavi kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Nâzım ölmüş. Buna inanmak güçtü. Ölüm Nâzım'a yaklaşacak ve onu alıp götürecek kadar cesaretli olamazdı. Cesareti olsa bile, Nâzım'a, cellat elini sürmekten korkmalıydı. Nâzım karşısında ölüm, ancak alçaklıkla muvaffak olabilirdi. Ölümün Nâzım'ı alıp götürmesi, kıskançlığın, haksızlığın, anlayışsızlığın; güzelliğe, derinliğe, her türlü insancıl büyüklük ve iyiliğe karşı öç almasından başka bir şey olamazdı.
Sayfa 31Kitabı okudu
Evet aziz ve büyük arkadaş, insanoğlu güç anlaşılır bir nesne. Hepimizin az çok birbirinin zıttı duygu veya hareketlerimiz yok mu? Veya olmuyor mu?
Sayfa 43Kitabı okudu
Evet aziz dost ve büyük kardeş Nâzım. Bugün dünyanın birçok yerinde insanlar yavaş yavaş aydınlığa çıkıyorlar ise; veya çıktılarsa, bu senin gibi, bütün insanlığın mutluluğu için kendini yakanların inancı ve gücü vasıtasıyla olmuştur.
Sayfa 74Kitabı okudu
İSLÂMİYET İNSANLIĞA NE GETİRDİ?
Bugün sosyalizmi kurmakta olan özgür bir Cezayir'de, Müslüman kültürünün çağımızın hümanizmasına katkısı "sorunu, yalnızca şanlı bir geçmişin inkarına karşı isyan olarak değil, daha geniş anlamda kültürünüzün ve halkımızın.çağımızın hümanizmasına.yani sosyalist hümanizmaya doğrudan doğruya katkısı alanında bir araştırma olarak ele
Sayfa 19 - Rebeze Kitaplığı, Timaş Yay., Pınar Yay.,
Sakallı Celal
O dönemde Sakallı Celal' i de tanımıştım. Galatasaray' da felsefe hocasıydı, ama kapı dışarı edilmişti. Aydın bir kişiydi. O yıllarda okuma yazma bilmeyenler bile komünist diye tutuklanıyorlardı. Sakallı Celal bu olaylara isyan ediyordu. Bir gün emniyet müdürlüğüne gidip şöyle dediğini anlatmıştı: « Beyefendi bir maruzatım var, sizin adamlarınız önlerine gelenleri komünist diye tutukluyorlar. Bu zavallı adamların komünizmle hiç alakaları olmaz. Müsaade edin de polislerinize ben komünizmin ne olduğunu öğreteyim bu konuda bir ders vereyim. »
Bu sözler üzerine emniyet müdürü Sakallı Celal' i derhal kovalamış.
Sayfa 19 - Cem Yayınevi
Sabahattin Ali
Sabahattin Aydın Lisesi' nde Almanca öğretmeniydi. Bir gün elinde iki çanta ile istasyonda trenden iniyor, arkasından da bir hafiye geliyor. Sabahattin biraz yürüdükten sonra duruyor, polise dönüyor, « Nasıl olsa eve kadar peşimden geleceksin, » diyor, « Hava da sıcak, bari şu bavulun birini sen taşıyıver. » Adam önce bir şaşırıyor, sonra « Pekala,» diyor, bavulun birini yükleniyor.
Sayfa 20 - Cem Yayınevi
İslam dini her şeyden önce kardeşliğe ve eşitliğe dayanır. Fakat birçok imtiyaz sahibi bu vakıayı dışlamak istemiştir. İslamlığın yalnız dogmatik yanına güç vermişler, fıkıh ve tesfir uydurmuşlar, Peygamber' in sözlerini Buhari gibi insanlar, Peygamber' in ölümünden 200 yıl sonra tesbite çalışmışlar. Artık bu Hadis– i Şerif' lerin tevsik edilmesi imkansızdı. Bunları nakil suretiyle tesbit etmeye kalktılar.
Örneğin İslam' da El Kasibi Habibullah diye bir ayet vardır. Bu « Kazanan Allah' ın sevgilisidir, » anlamına gelir. Bunu « Ticaret yapmak, para kazanmak, bize Allah' ın sevgisini kazandırır, » diye alıyorlar. Gerçekte bu ayet « İlimde kazanç yapan, iyilik yapan, Allah' ın sevgili kuludur, » anlamına gelir...
Sayfa 24 - Cem Yayınevi
Bugün Sudan' da Bangladeş' te, çeşitli Afrika ülkelerinde yüzlerce müslüman çocuk açlıktan ölürken bu emirlerin, kralların kılı kıpırdamıyor. Benim nazarımda bu adamlar Müslüman değil, Müslüman düşmanıdır.
Sayfa 26 - Cem Yayınevi
Neruda < ben Nazım' ın yanında şair olduğumu söylemekten utanırım. » demişti.
Sayfa 11 - Cem Yayınevi
İlk milli mücadeleler, vatan adına verilmeden önce Allah adına yapılmıştır.
Sayfa 53Kitabı okudu
Marksizmin insanı ekonomik bir aygıta, ya da tüm doğaya hükmeden bir olguya (yetkin insan) dönüştürmesi, ya da dönüştürdüğünü düşünmemizin yanı sıra İslam, insanın karınca ile eşit olduğunu haykıran tavrı ile, eşitliğin kamusallaşmasını sağlamaktadır.
Türkiye'de İslam, namazın kendisine dönüştürülmüştür. İslam'ın bir parçası olan namaz, dinin kendisi olmuş durumda. Şekillerin özü gölgede bırakması ile birlikte ortaya çıkan dinsel anlatıların tümünde "tevhid" sosyal ve siyasal hayattan çıkartılmış bir itikadi kavrama dönüşmüştür.
İbn Rüşd'e göre, din pek gelişmemiş zihinler için sembol, imaj ve efsane yoluyla, Felsefenin kavramlarla bulduğu ve ispat ettiği gerçekleri ifade eder. Din ve felsefe, konusu bakımından ayrılmaz ve gerçeği farklı seviyelerde ve farklı metodlarla açıklarlar.