Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.17
Abdullah Harmancı
En Yeni Abdullah Harmancı Yorumları ve İncelemeleri
En Yeni Abdullah Harmancı sözleri ve alıntılarını, en yeni Abdullah Harmancı kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Küçük yaşlardan itibaren dede ve nineleriyle büyüyen çocuklar diğer yaşıtlarına nazaran daha merhametli, başarılı, saygılı, kanaatkar oluyorlar zannımca. Çünkü en az yarım asırlık bir yaşanmışlığı, tecrübeyi, anıları dinleyerek; tatlı nasihatlerle büyüyorlar. Anne- baba söylediğinde batabilecek sözler babanneler, anneanneler, dedeler söylediğinde aksine merak uyandırıcı oluyor. Kıymetli Abdullah Harmancı Hoca da yeni çıkan kitabı Bilgenin Gölgesi'nde böyle bir dede-torun muhabbetinden bahsediyor. Ama bu muhabbet sıradan sohbetlerden değil. Çünkü önemli bir bilgeden bahsediyor dedesi. Öyle bir bilge ki kendisinin tek bir kitabı yokken adına yazılmış birçok kitap var. Her dedenin torunlarına, her anne- babanın çocuklarına anlatması gereken nadide bir şahsiyet. Abdullah Harmancı, ismiyle müsemma Hacıveyiszade Mustafa Kurucu'yu kaleme almış. Bu türde yazılmış çocuk kitapları yok denecek kadar az. O nedenle de kıymetli bir eser olmuş. +9 yaş grubuna hitap eden kitap elbette sadece çocuk okuyucu için değil. İçeriği kadar resimleri de çok etkileyici ve hoş. Beyaz Bulut yayınlarından çıkıp raflardaki yerini birkaç hafta önce aldı. Velhasıl kelam kitaplığınızda Bilgenin Gölgesi'ne de yer açın, derim efendim.
Başka kuş türlerini hayranlıkla izleyen, onlara özenen yavru kuş, kendi içindeki cevheri keşfedebilecek mi ?
Cenneti bulduğunu söyleyen yavru kelebek anne babasını buna inandırabilecek mi?
Göz mü daha önemli kulak mı, dereotu mu daha lezzetli semizotu mu diye kavgaya tutuşan iki Hanlık girdikleri büyük savaştan galip olarak ayrılabilecek mi?
Rüzgarlı havada dışarda unutulan çiçekler rüzgarın gazabından kurtulabilecek mi?
Nişaburlu bilgin Kuşeyri' nin dostu kızıl tüylü at onun yokluğuna dayanabilecek mi?
Sorduğum sorulardan da görüldüğü gibi konuları oldukça ilginç, bir o kadar da keyifli 10 hikaye var kitapta.
Her biri harika bir hayal gücü ürünü ve hepsi de okuru düşündüren cinsten.
9- 10 yaş civarı tüm gençlere #öğretmenimleokuyorum tavsiyesidirVe tabi ki büyüklere de
"Bir bomba sesi duyuluyordu. Baba kız, bir kahkaha daha atıyorlardı. 'Amma da oldu haaa! Bir balon daha patladı, değil mi baba?'
Babası kızı üzülmesin diye her bombada bir daha gülüyordu.
Gece olup da ışıklar döndüğünde... Küçük kız, babasının uyuduğundan emin olunca. Mendiliyle gözlerini siliyordu.Babası ruhunda açılan yaraları anlamasın diye..."
" Her bitki aynı zamanda yeryüzündeki kendi macerasını sürdürecek özü de içinde taşır."
"Biz dedemle bakışlarımızla anlaşıyoruz. Konuşmadan. O gözleriyle "Anladın mı?" diye sordu. Ben gözlerimle "Anladım!" dedim. Yeniden eğilip aşağıdaki muhteşem görüntüye baktım. Kayayı delip fışkırmış muhteşem ardıç!"
#küçükprenshakemolsun
Abdullah Harmancı' nın iki kitabını daha önceden tavsiye etmiştim. Yazarımız okuru düşünmeye sevk eden öykülerinin çoğunda rüya alemine yolculuğa çıkıyor ve yolculuk sonunda heybemizde içimize işlemiş güzel değerlerle geri dönüyoruz.
Öykülerden çıkardıklarımı birkaç cümleyle özetleyecek olsam nasıl toparlarım diye düşündüm:
Doğayı sev tefekkür et.
Tüm canlıları sev, mutlu et.
Kendini sev, şükret.
Tek oturuşta bitirilebileceği gibi her gün bir iki öykü okunup üzerine düşünülebilir de.
Özelikle ortaokul öğrencilerinin etkilenerek okuyacaklarını düşünüyorum.
Dergilerde yayınlanan öykülerin eleştirilerinin yazıldığı bir kitap. Öykü nasıl yazılır nasıl yazılmaz ya da hangi öyküler okunur hangileri okunmaz bu kitaptan öğrenilebilir. Ayrıca adı geçen öykülere farklı bir bakış açısı gösterir. Böylelikle görmediğiniz şeyleri görebilirsiniz.
Günümüz post modern öykü yazarlarından olan Abdullah Harmancı 'Yerlere Göklere' kitabıyla 2007 yılında, Türkiye Yazarlar Birliği tarafından yılın öykücüsü seçildi.
Ben en çok kitabın ilk öyküsü olan Manzara Resmi'ni beğendim.
Manzara Resmi öyküsünü okurken yazar bana bir hayali görsel şölen yaşattı. Adeta öykünün içine girdim. O bahsedilen kırları, dağları gezdim de en son sanki o tabloyla birlikte çöp kutusuna düştüm. Öykü bittikten sonra hem hemen diğer öyküleri de okumak istedim hem de bir süre öylece durup öykünün dimağımda bıraktığı tadı gitmesin diye başka bir şey okumadan kalmak istedim.
Yer yer öykülerinde Konya ağzına yer veren bu yazarı tanımanızı tavsiye ederim. Post modern edebiyat bize okullarda okutulmadığı için ilk başta yabancilik çekiyorsun fakat daha sonra çok farklı bir tat veriyor
Kitap insanın yaşadığı çelişki, buhran ve sıkıntıları kelimelerin ince işleyişiyle bize sunuyor,
Bir dedenin, bir doçentin, bir öğretmenin yaşadıklarına şahit oluyoruz, penceresi kapatılan eve, kitaplarına o gittikten sonra ne olacağına dair üzüntü yaşayan babaya,şiiri bırakmaya karar verip bırakamayan şaire, bir şeyma ya seslenişe, ali şiirine eşlik eden intihar hikayesine,bir günlü bir sürü cümleye,öğretmene bir sürü öğretmene, yaşama dair çok fazla sorunun yer ettiği cinayet süsü öyküsüne, bizi ihtiyarlatan nedir, yazı nedir , yaşama başka yerden bakmalıyız düş kurmalı, yarı yolda bırakmamalıyız, yok olmaya karar verme hikayesine, öğrencilerine, dostlarına yer verdiği insanı düşündüren soruların ve hikayelerin olduğu bir yerlere götürüyor bizleri
104 syf.
9/10 puan verdi
Filibeli Ahmet Hilmi nin çok sevdiğim kitabının çocuklar için yeniden düzenlenmiş hali. Amak_ı Hayal i hayatımın farklı dönemlerinde üç kere okudum ve her okumamda farklı bir tat aldım. Bu kitabı çocuk kitabına dönüştürmeyi hayal etmek bile büyük bir yetenek bence. Kitaptaki Raci nin her bir hayal macerasını çocuklar birer masal gözüyle okuyabilir,belki çok da anlamlandirmayabilir. Aslında her bir bölümün simgelediği çok derin anlamlar var,her biri ayrı çözümleme gerektirir. Aslında biraz Küçük Prens gibi, yüzeysel okursan çok da anlamlı olmayan bir kurgu,hayal ama derinine inersen çok değerli bir hazine.Çocuklar okuduğunda ne düşünür emin olamadım, okutup da tepkilerine bakmam lazım. Ben çok beğendim ve zevkle okudum.
Kitap okumayı çok sevmekle birlikte en sevdiğim türü sorsalar, hikâye, derim. Öykü yazarları içinde de Mustafa Kutlu'nun kalemine olan hayranlığım bilinir yakın çevremde. Naçizane hikâye yazmaya çalışan biri olarak çeşitli yazarların satırlarından da beslenmeğe çalışıyorum. Bu minvalde yeni bir muharrir ve eserleriyle tanıştım birkaç gün önce. Abdullah Harmancı'nın en son yayımlanan (Şubat 2021), benim kalemiyle ilk tanıştığım kitabı “ Baltan Taşa Değecek” oldu. Kitap on bir öyküden oluşuyor. Âile, insan ilişkileri ve vicdan muhasebeleri hikayelerde işlenen konular arasında. Uzun olup sıkmayan, kısa olup soğutmayan; tadında, kıvamında öyküler mevcut. Yazara ait bir jargon-üslup, İç Anadolu’ya özgü şiveler cümleler arasına başarıyla serpiştirilmiş. Kitabı sevdiren ve diğer eserlerini merak ettiren en önemli sebep, hikâyelerin başının ve sonunun birbirine ustaca bağlanıyor olması. Hasılı, kitaplıkta diğer eserleri içinde yer açılacak gibi gözüküyor. Keyifli okumalar.
*Rüzgârda Bolero ve Kayısı Ağacı hikâyeleri en sevdiklerim.
Değerli bir antoloji. (Biz) muhafazakarların en travmatik acısaydı 28 Şubat. Toplumda halen ciddi izleri ve çatlakları mevcut. Ve Türkiye’nin elit takılan seküler kesiminin on yıllardır, kültür, sanat ve edebiyat alanında yok saydığı (biz) muhafazakarın, muhakkak kalem oynatması gerektiği bu konuda derlenmiş bu kitap önemli bir icraat.
Ne var ki biz golü yine kendimizden yiyoruz.
Eser yazım ve basım hataları ile dolu. Sibel Eraslan’ın metnini tek seferde okuyup anlayabilmek neredeyse imkansız mesela. Ey mütedeyyin camianın modern mücahidleri, bulunduğunuz koltuklarda işimizi düzgün yapmalıyız. Bunun yanında mevzu davamız olunca daha da asılmalıyız işe. Bu kitapta olduğu gibi, bunlar zaten bizim çocuklar deyip yarım yamalak iş yapılmamalı. İZ yayıncılık!!! Hiç mi bir son okuyucuya yollamadınız bu kitabı. İçerisinde yazmaktan hicap duyacağım bir hata var ki korkunç.
Üzücü.
Kitaba metinleri ile katkı sağlayan her yazarın eserine/emeğine yazık…
Baltan Taşa Değecek denince insan balta gibi cümleler bekliyor. Bekliyor ki insin yüreğine, bir vuruşla parçalasın bütün bütün dertleri, kederleri, insanlıkları ve insafsızlıkları... Öyle olmuyor amma, Abdullah Harmancı kelimelerini cümlelerine öyle bir gölgeliyor ki, bir kuş tüyü gelip konuveriyor kalbinize ve kalıyor hiç gitmemecesine...
Gözleriniz değsin bu sayfalara, mutlaka ama mutlaka... Gözleri değen ve yüreği titreyenden tavsiye.