Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ahmet Aydoğan

Ahmet AydoğanSchopenhauer yazarı
Yazar
Derleyen
Çevirmen
7.2/10
5 Kişi
19
Okunma
16
Beğeni
3.991
Görüntülenme

Ahmet Aydoğan Sözleri ve Alıntıları

Ahmet Aydoğan sözleri ve alıntılarını, Ahmet Aydoğan kitap alıntılarını, Ahmet Aydoğan en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Şeyler bizim onlar hakkındaki algımızın dışında mevcut mudurlar?
Friedrich Schlegel’in bir kitabı vasıtasıyla Hinduların diline ve bilgeliğine de aşinaydı ve Sanskritçe araştırmasının İngiltere’deki kurucuları olan Jones ve Colebrooke’un ilk eserlerini görmüştü. Bugünlerde Brahman ve Budacı düşüncenin hazinelerini araştırmaya istekli olan herhangi birisine modern araştırmacıların ne büyük kolaylıklar sunmuş olduğunu düşündüğümüzde, Schopenhauer’in erişim alanı içerisindeki böylesine yetersiz kaynakları nasıl kullandığını, onlardan nasıl azami surette yararlandığını görüp de şaşırmamak mümkün müdür?
Reklam
Schopenhauer’e göre bildiğimiz her şey bilincin içinde yer alır ve bir kimsenin bildiği her şey, onun tarafından bilindiği için sadece onun bilinci için vardır. Savunduğu görüş aşırı bir öznel idealizmdir: Her bireysel varlık kendi bilinciyle sınırlıdır ve hiçbir surette onun ötesine erişemez. Onun idealizmi şu basit “dünya benim tasavvurumdur” (Vorstellung) önermesiyle hülasa edilir.
Say Yayınları - Yayıma Hazırlayan: Ahmet Aydoğan • Schopenhauer & Bireysellik - Bertram M. Laing
Schopenhauer
O bize felsefeden daha az olmamak üzere dinin de dünyaya bir açıklama, bir izah getirme çabası olduğunu ve bu bakımdan ona kitlelerin metafiziği denebileceğini söyler; fakat din insan hayatının birçok girift ve çetrefil meselelerini çözmek için kestirmeden en kolay yolu, tabiatüstü bir vahyi kabul ederken, felsefenin işi olguların içerisinde kalmak ve bunların hepsini hesaba katıp açıklamaya çalışmaktır. O bu işi gerektiği gibi başaran ve bu büyük sırrı keşfeden ilk kişi olduğunu iddia eder. Kendi görüşünce sunduğu açıklama basittir ve bu yüzden hakikatin zahiri alametine sahiptir:
...Hegel’den farklı olarak Schopenhauer devleti bir amaç değil, çatışan taleplerin birbiriyle uzlaştırılması için safi bir araç olarak görmek suretiyle bireyi amaçsız, hedefsiz bir dünya iradesinin bitmek tükenmek bilmeyen bir devinimi içinde çözüp dağıtır ve onu doğanın elinde safi bir araç haline getirir.
Say Yayınları - Yayıma Hazırlayan: Ahmet Aydoğan • Schopenhauer & Bireysellik - Bertram M. Laing
Kötülük nefes aldırmayabilir, ama insan onunla mücadele ettiği sürece hayat güzeldir.
Say Yayınları - Yayıma Hazırlayan: Ahmet Aydoğan • Schopenhauer'in Nietzsche Üzerindeki Etkisi - G. N. Dolson
Reklam
Leibniz’in öğretisi çoğu zaman ucuz ve yararsız bir alayın konusu yapılmıştır. İyimserliği sanki dünyanın mevcut haliyle her türlü kötülük ve ıstıraptan uzak, tamamen mükemmel olduğu iddiasında bulunmuş gibi yorumlanmıştır. Oysa onun gerçekte savunduğu şey kötülükleriyle birlikte dünyanın yaratılabilecek en iyi dünya olduğuydu. İyilik kötülüğü kat kat aşar, kötülüğün kendi başına bir anlamı yoktur, o daha yüksek bir iyiliğin gerçekleşmesi için bir vesiledir. Bilhassa mevcut dünyada varolduğu kadar mutluluk, mükemmeliyet ve bahtiyarlık hedeflenecekse eğer maddi ve manevi kötülükten, en azından bilkuvve olarak, yoksun bir dünyanın varolması imkânsız görünür Leibniz’e.
Say Yayınları - Yayıma Hazırlayan: Ahmet Aydoğan • III.Bölüm - Etik: Kötümserciliğin Kısa Tarihçesi - J. Frohschammer
Zihin denen şey bütün izlenimlerin pratik amaçlar için toplandığı fenomenal bir noktadan başka bir şey değildir. Bilgi onun özünden çıkarıldıktan sonra geriye iradeyi karakterize etmek üzere kalan şey his ve duygu yaşamıdır: Arzular, umutlar, korkular, sevgiler ve nefretler.
Say Yayınları - Yayıma Hazırlayan: Ahmet Aydoğan • Schopenhauer & Bireysellik - Bertram M. Laing
“Ben kendimi,” der Schopenhauer, şu iki bakımdan biliyorum: Kendimi bir beden, belli bir büyüklük ve biçime sahip bir şey, mekânda yer kaplayan, zamanda devamlılığı olan ve başka nesnelerle bir sebep netice bağıntısı içerisinde duran bir nesne olarak biliyorum. Fakat aynı zamanda ben kendimi hisseden ve eylemde bulunan, arzu eden ve arzuları peşinde koşan, mücadele eden bir varlık -tek kelimeyle isteyen, irade eden bir özne olarak biliyorum. Bilincimin derinliklerinde bu deruni varlık bana kendisini, mekân ve zaman sınırlamalarının ötesinde ve sebep netice ağının dışında bir varlık olarak açar. O benim tarafımdan başka hiçbir şeyin bilinmediği kadar büyük bir mahremiyetle (yakınlık ve dolayımsızlıkla) ve katiyetle bilinir ve ben onu sürekli ve gerçek olarak hissederim. Fakat aşikâr ki benim bu kendimi iki yoldan bilişim bazı bakımlardan birbiriyle irtibatlıdır; benim bu bedenim, mekândaki bu nesne, bazı bakımlardan benim deruni varlığımla bir ve aynıdır. Kendi benliğimde nesne ve öznenin birleştiğini müşahede ediyorum ve dolayısıyla bilincimin derinliklerinde hakikatin şafağının söktüğünü görüyorum: İrade duyu algılarının verilerinin arkasında yer alan gerçekliktir.
Say Yayınları - Yayıma Hazırlayan: Ahmet Aydoğan •Schopenhauer: Yaşam & Öğreti -Thomas B. Saunders
Nietzsche uygarlık tarihini uzun yanılgılar silsilesinin sonucu olarak görür ve bu yanılgılar olmasa herhangi bir ilerlemenin gerçekleşmesinin tasavvur edilemeyeceğini düşünür. Bizim için hayatı anlamlı kılan aklın, sanatın, bütün duygu ve duyarlıkların gelişimi yanlış fikirlere dayanır. Hakikate dair bir bilgi değerli olan pek çok şey için ölümcül olurdu. Schopenhauer’in görüşü Nietzsche’nin görüşünün tam tersidir. Ona göre her hata ölümcül bir zehirdir. Peşinde koşulmaya değer tek şey hakikat ve sadece hakikattir.
Say Yayınları - Yayıma Hazırlayan: Ahmet Aydoğan • Schopenhauer'in Nietzsche Üzerindeki Etkisi - G. N. Dolson
53 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.