Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ahmet El Katip

Ahmet El KatipSünnilik Şiilik yazarı
Yazar
7.3/10
5 Kişi
20
Okunma
2
Beğeni
507
Görüntülenme

Hakkında

1953 yılında Irak’ın Kerbelâ şehrinde doğdu. Gerçek adı Abdurresul Abduzzehre Abdulemir b. el-Hac Habîb el-Esedî’dir. Ahmet el-Katip ismi ise kendisine Saddam karşıtı “İslamî çalışma örgütü” ile birlikte hareket ettiği yıllardan kalmış olan takma bir isimdir. 1988 yılına kadar klasik bir İsna Aşeriye Şiisi iken velayet-i fakih nazariyesi üzerine araştırmalarda bulunduktan sonra fikirlerinde köklü değişim olmuştur. Humeyni Şii düşüncesinden “takiyye” ve “mehdi bekleme” düşüncelerini temizlemiş olduğu gibi Ahmet el-Katip de “on iki imam” ve “velayeti fakih” düşüncesi sarsmış ve mezhebine meşrebine bakmaksızın bütün Müslümanları kapsayabilecek demokratik bir İslami sistem kurmanın, dinine, ırkına, mezhebine, cinsiyetine vs. bakılmaksızın her insanın güvenliği, özgürlüğü ve refahını hedefleyen ve Şura ve çoğulculuk temeline dayanan bir siyaset anlayışının temellerini atmıştır.
Unvan:
Yazar
Doğum:
Kerbela, Irak, 1953

Okurlar

2 okur beğendi.
20 okur okudu.
9 okur okuyacak.
1 okur yarım bıraktı.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Siffin ve Cemel olayları sorulduğu zaman Ömer bin Abdülaziz şöyle derdi: " Allah'ın elimi bulaştırmadığı işe dilimi bulaştırmam."
Sayfa 156Kitabı okudu
Yazar ünlü bir Şii alimdir.
"İmamiye fırkasından bazıları, imamlara siyasal hilafetten daha büyük bir rol yüklemek suretiyle onları Hz.Muhammed dışındaki elçi ve peygamberlerden daha yüksek bir makama oturtmuşlardır."
Reklam
hizipçilik fitne ateşini körükleyerek Arap Baharını cehenneme dönüştürmek
Ne yazık ki bazıları, hizipçilik fitne ateşini körükleyerek Arap Baharını cehenneme dönüştürmek için tarihi yeniden geri döndürmek ve yalnızca kabuktan ibaret olan anlaşmazlıklara sıkı sıkıya yapışmak konusunda ısrarlarını sürdürmektedirler.
"Ziyaretlerimizde okuduğumuz dua ve zikirlerde bunu sürekli tekrarlarız ki bu da Şia inanışının esaslarının bir bölümüdür: 'Şehadet ederim ki durduğum yeri görür, sözümü işitir ve selamıma karşılık verirsin' Ölü olmasına rağmen ona böyle hitap ederiz. Dolayısıyla bizim açımızdan -bu makamda bulunması sebebiyle-dirisi ile ölüsü arasında fark yoktur...Age s.52"
Muaviye'nin kendilerinin fikrini alınmadığı konusunda itirazına cevap
Şam valisi (607- 680) olan Muaviye b. Ebi Süfyan da Hz. Ali’nin seçilmesini, istişare edilmediği gerekçesiyle sorgular. Hz. Ali ise, ona, geçen üç halifenin uyguladıkları örfün sadece (başkent olan) Medine ehlinin biatini almayı gerekli kıldığı ve diğer beldelerle istişareyi mecbur tutmadığı yönünde bir yanıt vererek şöyle der: “Bana da Ebubekir, Ömer ve Osman’a biat eden halk, onlara biat ettikleri şekilde biat ettiler. Seçim esnasında Medine dışındakilerden bir tanık hazır bulunmadığı gibi onlara danışılmadı da." İmam Ali, Nehcül-Belağa. Müminlerin emirinin mektupları. Muaviyeye yanıtları, no: 6. s.366
Önsözden
Demokratik Hilafet’e Doğru
Demokratik Hilafet’e Doğru
İslam dünyasında demokrasiyi reddeden siyaset adamları ve fıkıh bilginleri bu reddiyelerini İslamiyet'in kapsamlı ve entegre bir sisteme sahip olmasına dayandırmışlardır. Onlara göre İslam, kendine has özgün bir siyasal düzene sahiptir. Hilafet düzeni olarak da bilinen bu düzen, tarih boyunca uygulanmış olup ne Doğu, ne de Batı'dan alıntılara muhtaçtır. Söz konusu kesimler, bu inançtan hareketle "Hilafet" dizenini günümüzde yeniden hayata geçirmeye çalışmaktadırlar. Oysa herkesin de bildiği üzere demokrasi, indirilmiş bir kitap yahut sosyal gerçekliğe ait tek bir resim değildir. Aksine yönetimle ilişkili birçok prensip ve mekanizma topluluğu olup halkın iradesi, yöneticinin seçimle gelmesi, güçler ayrılığı ve siyasal çoğulculuk gibi prensiplere dayanır. İslamiyet, Hıristiyanlık veya Yahudilikle bazı noktalarda buluşurken bazen de tamamen çelişir. Başkalarının deneyimlerini aynen kabul etme zorunluluğu olmaksızın her toplum kendi özgün modelini inşa edebilir. Dolayısıyla Müslümanlar, kendi inanç esaslarından taviz vermek zorunda kalmaksızın İslam'ın ışığında kendi siyasal deneyimlerini biçimlendirebilirler.

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
Reklam
279 syf.
·
Puan vermedi
·
31 günde okudu
Geçmiş çağlarda çok kan akıtan Şii-Sünni meselesi, aslında din düşmanlarının müslümanları çatıştırmak için kullandıkları bir araç bana kalırsa. Şii bir alim olan Ahmet el Katip' te bu sorunu ele almış ve Şia' nın imamet ile ilgili dile getirdiği delilleri ne bir Şii olarak ne de bir Sünni olarak değil objektif bir şekilde kaleme almış ve olayları ayrıntılı bir şekilde incelemiştir. Bu konu hakkında merakı olan arkadaşlara tavsiye edrim.
Sünnilik Şiilik
Sünnilik ŞiilikAhmet El Katip · Mana Yayınları · 201513 okunma
288 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
S. Arabistan ile İran Karşılaştırılması
Bu kitabın okumasını uzun zamandır bekletiyordum. Nihayet bitti. Her ne kadar sıradan bir kitap okuru olsam da, özellikle Suudi Arabistan ile İran'ı karşılaştıran bu kitap dikkatimi çekmişti. Kitabın adı da çarpıcıydı: Çağdaş İslam Siyaset Sisteminde Anayasal Meşruiyet. Alt başlık ise : Suudi Arabistan Krallığı ile İran İslam Cumhuriyeti
Çağdaş İslam Siyaset Sisteminde Anayasal Meşruiyet
Çağdaş İslam Siyaset Sisteminde Anayasal MeşruiyetAhmet El Katip · Mana Yayınları · 20131 okunma