En Eski Ahmet İzzet Furgaç kitaplarını, en eski Ahmet İzzet Furgaç sözleri ve alıntılarını, en eski Ahmet İzzet Furgaç yazarlarını, en eski Ahmet İzzet Furgaç yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ordumuzun büyük kısmını oluşturan İslâm unsurlarının, özellikle Türk ırkının doğuştan sahip olduğu kahramanlığı, sebat ve metaneti tartışılmaz. İslâm askerleri gazilik ve şehitliğin manevi üstünlüğüne tam inancıyla öteden beri şöhret kazanmıştır. Fakat istibdat devrinde vatan ve millet adı ağızlara alınmadığından, askerimiz vatan mefkûresinden nasipsizdi. Meşrutiyetle birlikte dinî gayret, taassup anlamına alınarak ne yazık ki bazı siyasi düşünce ve mülâhazalara feda edildi. Halbuki düşmanlarımızın aleyhimize kullandıkları en kuvvetli manevi silah, en kaba bir dinî taassup idi. İşte biz ordumuzu çok büyük bir teşvik gücü olan din gayretinden yoksun bıraktığımız gibi, vatan aşkını halkın gönüllerine zerk etmek için zaman da kazanamadık. Aksine özel millet propagandaları, fırka düşmanlıkları, sözgelimi Rumeli ve Arabistan savunmaları için Türk kanının dökülmesi gerekmeyeceği gibi, saçma sapan sözlerin yayılmasına kadar vardırılmış ve milletin ruh ve maneviyatı bütünüyle zehirlenmiş ve bozulmuştu. Sebep olanlar kahrolsun!
Ahmet İzzet Paşa’yı bu kitabıyla tanıyoruz.
Çok dertli ama yer yer o dertleri çözebilecek mevkiye kavuşmuş olmasına karşın cesaret edecek (bence) o basirete hiç bir zaman kavuşamamış, bu dertlerle de içi içini yemiş olmalı ki bu derece feryad-ü figan ederek bu kitabı yazmış.
Yazılanlar o kadar doğru ki, bir çoğu halen geçerliliğini koruyor.
Devlet yönetmek ciddi iş, lakin çocukça hırslarla nasıl bir imparatorluğun yok edilebileceğini feryad içinde anlatan bir âh-name adeta bu eser.
Kitabı okumadan kendimizi iyi bilmek, tanımak gerekiyor, yoksa bir şok etkisi yapması gayet muhtemel. Yapar da inşallah.
Şok etkisi diyorum zira, biz millet olarak henüz kendimizi tanımıyoruz. Tanımadığımız için de aynı hatalar içinde debelenip duruyoruz.
Özellikle son ek kısmında İttihat ve Terakki Cemiyetinin nasıl bir bozulmuşluk eseri olduğunu çok güzel özetlemiş, ta o zamanlar mason locaları, gizli cemiyetlerin faaliyetlerine tam da gerektiği gibi değinilmiş.
İkinci cilt ise resmen kafayı yiyip, biz nasıl bu hale gelmişiz denilecek kısım..
Üzücü, çok çok üzücü..
Yaşadıklarımızın hepsini hak ettiğimizin bir resmi adeta
Dış güçler hiç durmuyor biz ise birbirimizi yemekle meşgulüz asırlardır. Evet asırlardır.
Ders alanlardan olabilmek duasıyla;
İyi okumalar.
Ahmet İzzet Paşa, Osmanlı Devleti’nde Sadrazamlık ve Harbiye Nazırlığı yapmış kıymetli bir devlet adamıdır. Feryadım adını vermiş olduğu hatıratı 20.yy’ın başından Osmanlı Devleti’nin yıkılışına kadar geçen süredeki olayları kapsar. Kitapta Osmanlıca kelimeler fazla olmasına karşın okumayı engelleyecek seviyede değildir. Akıcı bir hatırattır. Okuyanı dönemin içerisine sokar. İzzet Paşa, temas halinde olduğu devlet adamları ile ilgili ilginç bildiler verir. Paşa, Milli Mücadele’ye muhaliftir. Mustafa Kemal Paşa’yı haris ve başına buyruk olarak tanımlar. Ona göre Mustafa Kemal Paşa bu mücadeleye iktidar olmak ve ittihatçı fikirlerini uygulamak için atılmıştır. Velhasıl bu hatırat okunmalıdır. Karşıt görüşlü fikirlerde göz önüne alınmalıdır. Dönemin devlet adamlarının görüşleri olayları aydınlatmada önemli görevler üstlenir.
Ben, henüz birkaç aylık iken annem vefat etmiş olduğundan, bir üvey annenin kucağına atılmış isem de, onda bulduğum şevkatin, hakiki anneminkinden aşağı olmadığını şükrederek yad etmeği mukaddes bir vazife bilirim.
İttihat ve Terakki hükümeti İtalya ile savaşın devam etmesinde uzun süre ısrar ettiği gibi, genel muhalefete rağmen iktidar makamını korumakta da fazla sebat ve inat göstermiştir.