Bir ölümden hayata, gidiyorduk sonuna,
Ne o beni konuştu ne dinledim ben ona,
Ben bizimle bir 'hiç'in anlamını söyledim.
Birlikte mi, yalnız mı, benimle miydi gölgen? Sanma ki benimleyse hemhâlim onunla ben, Bende bir yol alan var, bir de yolu bilmeyen, 'Ben' bildiklerimden bir kısmını söyledim.
Tomurcuk kök içinde, kök dışında toprağın, Zirvesi zeminle bir, yamacı yerde dağın, Ölümden daha ölmek, hayat denilen çağın, Ölmeden doğmayacak zamanını söyledim.
Bana tam şu anda bir mevsim gerek. İçinde gelmek ve susmak hükmetsin. Kayalar yosunlu olsun, arşa dek... Nereye dokunsam, hüznü tüketsin.
Bana, tam şu anda bir ağaç dibi... Aklımda olmasın; günler, saatler... Gözlerim toprağa uzanır gibi... İklimin rengine kapılıp gitsin.
Tam şu anda kalksın kuşlar uykudan. Bir daldan bir dala, aksın muhabbet. Kurumuş çimlere bir akarsudan, Taşıyıp döktüğüm can suyu yetsin.
Nemli avuçlarımı, yaksın günberi, Dağ melteminde kurulsun gece, Bu huzur, uyuyup kaldığım yeri, Çocukken gördüğüm düşe benzetsin.
Bana şimdi lazım... Tam! Bu hüzünde... Babamın son defa gülen yüzünde, Huzuru demleyip, yatsam dizinde, Ve mevsim burada, böylece bitsin.