...
Ben sizi sevdim: belki bu sevda
Kalbimde sönmedi, kaldı izi;
Bu bir hüzne yol açmasın asla,
Hiçbir şeyle üzmek istemem sizi.
Sessizce, ümitsizce sevdim sizi,
Çile çekerek, kıskanç ve çekingen,
Öyle candan, öyle içtenlikli ki
Başkası da öyle sevsin yürekten.
Ben öfkeliydim, buna karşılık karamsardı o
Tutkuların oyununu biz ikimiz de tanımıştık
İkimize de yaşam ıstıraplar vermişti;
İkimizin de yüreğinde korlar sönmüştü
İkimizi de artık beklemekteydi hıncı
Kurumuş, kokusuz bir çiçek gördüm,
Unutulmuş bir kitabın sayfaları arasında;
Ve bu çiçek tuhaf hayallerle,
Doldurdu ruhumu ansızın:
Nerede açtın, ne zaman, hangi baharda?
Çok mu yaşadın, kim seni koparan?
Tanıdık mı, yabancı bir el mi?
Ve neden seni böyle bırakıp gittiler?
Sevecen bir buluşmanın mı,
Yoksa ölümcül ayrılıkların anısına mı,
Ya da ıssız kırlarda, orman gölgelerinde yapılmış,
Bir yalnız yürüyüşün ardından mı buradasın?
Yaşar mı şimdi çiçeği solduranlar?
Acaba şimdi neredeler?
Yoksa onlar da, şu gizemli çiçek gibi,
Çoktan cansızlaşıp gittiler mi?
Ağır aksak geçiyor günlerim,
Ve her an, çoğaltıyor solgun kalbimde
Tüm acılarını mutsuz aşkın
Ve kaygıdan çıldırmış gibiyim.
Fakat susuyorum, mırıltım işitilmiyor;
Akıyor gözyaşlarım, onlar avuntudur bana;
Kederle kaplı ruhum,
Acı bir zevk buluyor onda.
Ey yaşam düşü! Uç git, acımam sana,
O boş görüntü karanlıkta yitip gitsin;
Aşkın acısıdır değerli olan benim için,
Ö𝒍𝒆𝒚𝒊𝒎 𝒏𝒆 çı𝒌𝒂𝒓, 𝒔𝒆𝒗𝒆𝒓𝒌𝒆𝒏 ö𝒍𝒆𝒚𝒊𝒎 𝒂𝒎𝒂.
1816
Bəlkə, son baharda sarı xəzələ
Dönən yarpaqlara baxıb, yanırıq.
Meşələr yenidən səslənsə belə,
Acı bir itkini yenə anırıq.
Bəlkə də, təzədən canlanıb gülən
Bu dünya mülkünə uyaraq, həmən
Ölümə yaxlaşır ömrün illəri,
O illər qayıdan deyildir geri.
Bəlkə şairanə röyalarda biz
Axtarıb gəzirik başqa bir bahar, -
Keçmişə aparır bizi arzular,
Bir döyüntü qopur ürəyimizdən.
Keçir könlümüzdən uzaq bir diyar,
Onun xoş gecəsi ay işığı var.