Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Alex Straus

Alex StrausTıbbi Mucizeler yazarı
Yazar
8.0/10
16 Kişi
61
Okunma
1
Beğeni
284
Görüntülenme

Alex Straus Gönderileri

Alex Straus kitaplarını, Alex Straus sözleri ve alıntılarını, Alex Straus yazarlarını, Alex Straus yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Freud, “Uygarlık, yaşam kavgasının baskısı altında, ilkel dürtülerin doyumundan özverilerde bulunmak yoluyla kurulmuştur ve her bireyin birbiri ardı sıra topluma katılırken aynı içgüdüsel haz dürtülerinden ortak çıkarlar uğruna vazgeçmesiyle, uygarlık durmadan daha geniş boyutlarda, yeniden yaratılmaktadır. Bu yolda vazgeçilen içgüdüsel güçlerden en önemlisi cinsel olanlardır. Böylece bu içgüdüler yüceltilirler, yani enerjileri asıl cinsel amaçlarından saptırılarak, artık cinsel olmayan, fakat toplumsal bakımdan daha değerli olan amaçlara çevrilirler. Cinsel dürtülerin çok zorlukla kontrol altına alınabilmesinden ötürü, kurulmuş olan yapı aslında sağlam ve güvenceli değildir. Uygarlık çalışmasındaki rolünü yüklenmiş olan bireylerin içindeki cinsel dürtülerin enerjilerinin bu yolundan saptırılmasına karşı her an başkaldırma tehlikesi vardır. Toplum, kendi kültürü için cinsel dürtülerin özgürleşerek, asıl gerçek ereklerine dönmelerinden daha güçlü bir tehlike düşünemez,” der. Biz bu "atavik" dürtülerimizi, toplumun kurallarına uyum sağlamak için bastırırız. Freud'a göre, cinsel dürtülerimiz bastırılamayacak kadar güçlü olduğundan, genellikle bilinçaltından "geri gelerek” bilinçli davranışlarımızı da etkilemeye başlarlar.
Sayfa 304Kitabı okudu
Bir tedavi ve araştırma yöntemi olarak, günümüz psikoloji ve psikiyatri dallarında öğretilen ve uygulanan Freud'un psikanaliz yönteri, uygulamasındaki güçlük nedeniyle bugünkü sağlık hizmetleriyle ters düser. Psikanaliz, oldukça uzun zaman alan ve hastanin, özellikle çocukluk döneminde yaşadıklarının yoğun emek gerektiren bir incelemeyle
Sayfa 301Kitabı okudu
Reklam
Bir prokaryotun, evrimsel gelişimin başlarında, hücrelerimiz içine girerek hücrelerimizle ve genetik materyalimizle bütünleştiği tezinden yola çıkan "birlikte yaşam" anlamına gelen "ensimbiyoz" kuramını anlamak başlı başına bir bulmacadır. Bu kuram, kloroplast ve mitokondrinin kendi genetik materyallerine sahip oluşlarının bulunmasıyla önerilmiştir. "Hücrenin içerisindeki her olay hücrenin kendisi tarafından yönetiliyorsa, bu organellerde bağımsız genetik materyal olmasının nedeni ne olabilir,” sorusundan yola çıkılarak ortaya atılan bu kurama göre; ilkel bir hücrenin içine yaklaşık iki milyar yıl önce bugün mitokondri olarak tanımlanan fakat geçmişte oksijeni sabitleştiren bir bakterinin girdiği düşünülmüştür. Bakterinin bu tür bir endosimbiyotik ilişkiye girmesinin nedeni, bakterinin ilkel ökaryotun hücre içini korumalı bir çevre ve besin maddesini devamlı sağlayabileceği bir ortam olarak kabul etmesi olabilir. Bu bakteri, konak hücre tarafindan sindirilmemiş, konak hücrenin içerisinde ondan bağımsız bir şekilde bölünmeyi ve çoğalmayı sürdürmüş, onunla ortak yaşamaya devam etmiştir. Belirli bir zaman sonra da birbirlerinin genetik materyallerine uyum sağlamışlar ve günümüz kompleks canlıların evrimleştiği atası haline gelmiştir.
Sayfa 298Kitabı okudu
İnsan Genom Projesi üzerinde çalışan iki kurumun (Ulusal Saglik Enstitüsü ve Celera şirketinin) teknikleri arasındaki en büyük fark, Ulusal Sağlık Enstitüsü'nün DNA'yı küçük parçalara ayırarak, bu parçaların her birini bir kromozoma yerleştirdiği haritalandırma tekniğini kullanmasından; Dr. Venter'in ise ilk olarak bir harita yaratmaksızın, milyonlarca DNA parçasını sıralamasından ve bunlar örtüştükleri parçalarla birleştirmesinden, yani sıralama tekniğini tercih etmesinden kaynaklanmaktadır.
Sayfa 290Kitabı okudu
Selman Abraham Waksman, Rusya'nın Kiev kenti yakınlarında 1888 yılında dünyaya gelmişti. 1911 yılında devlet bursuyla Rutgers Üniversitesi'ne girmiş ve 1916 yılına kadar ziraat alanında hem lisans hem de yüksek lisans diplomasını almışti. 1918 yılında Amerikan vatandaşlığına kabul edilmiş ve biyokimya dalinda doktorasını tamamladığı Kaliforniya Üniversitesi'ne araştırma görevlisi olarak atanmıştır. Bu tarihten 20 yıl sonra, toprak mikrobiyolojisi alanında dünyanın önde gelen isimleri arasına girmiştir. Penisilinin keşfinden sonra, mikroplara karşı antibiyotik üretmek amacıyla sistemli ve planlanmış bir çalışmanın öncülüğünü yapmıştır. 1943 yılında tüberküloz tedavisinde ilk ajan olan "strep tomisin" adlı antibiyotiği izole etmiştir. Bu buluşuyla, 1952 Fizyoloji ve Tıp alanında Nobel Barış Ödülü'ne layık görülmüştür. "Hayata karşı" anlamına gelen ve insanlara zararlı bakterileri yok eden bir kimyasal olan antibiyotik terimini türetmesiyle de ün kazanmıştır.
Sayfa 253Kitabı okudu
Eski Hint uygarlığındaki Hindular ise mesane taşlarını, tümörleri ve hatta hasta bademcikleri almada ve kırık bacağı tedavi etmede cerrahi yöntemler kullanmışlardır. Fakat onların tıp bilimine en büyük katkısı plastik cerrahi alanındadır. Suç işleyenlere verilen burun ya da kulak kesme cezalarından dolayı, plastik cerrahi ameliyatlarına çok fazla ihtiyaç duyulduğundan, bu cerrahinin tarihi MÖ 2000'li yıllarda Eski Hint uygarlığında başlamıştır.Bu yıllarda burun veya kulağı kesilen insanlara uygulanan onarım yöntemleri ilk defa Sushruta tarafından, "Sushruta Samhita" adlı kitapta tarif edilmiştir. Sushruta, burun cerrahisi üzerinde yoğunlaşmış, çok şaşırtıcı bir şekilde gözdeki kataraktın alınması gibi, gözle ilgili cerrahi girişimleri de gerçekleştirmiştir. Kitabında cerrahi girişimleri yedi kategoriye ayırmıştır: kesip çıkarma, deriyi kazıma, delme, inceleme, çıkarma, dışa boşaltma ve dikiş atma.
Sayfa 230Kitabı okudu
Reklam
MÖ 2500'lü yıllara kadar Mısırlılar, onlardan günümüze kadar gelen birçok oyma eserden anlaşıldığı üzere, hem erkek hem de kadınları başarılı bir şekilde sünnet etmişlerdir. Söğüt kabuğu ve yapraklarını enfeksiyona karşı bir ilaç olarak kullanarak çeşitli ampütasyonların (vücudun çeşitli bölümlerinin cerrahi olarak kesilmesi) yanı sıra mesane içindeki taşların kesilmesi işlemi olan litotomi (taşkırma) ameliyatını da gerçekleştirmişlerdir. Eski Mısır uygarlığına ait tibbi papirüslerde, kırık bacakların nasıl tedavi edileceğini ve önemli yaralara nasıl dikiş atılacağını da içeren çok çeşitli cerrahi işlemler hakkında detaylı talimatlar yer almaktadır.
Sayfa 230Kitabı okudu
1593'te Güney Pasifik'e seyahat etmekte olan Sir Richard Hawkins, skorbüt hastalığına karşı, "gözlemlerime göre bu hastalığa en iyi gelen şey, portakal ve ekşi limondur," cümlesiyle bazı meyveleri tedavi yöntemi olarak önermişti. 1601 yılında deniz kuvvetlerine ait bir filodaki bir geminin kaptanlığını yapan James Lancaster, Nisan ayının sonlarında yolculuğuna başlamış ve Eylül ayında varış yerine ulaşmıştir. Bu sırada kendi gemisiyle birlikte limana yanaşan diğer gemilerdeki mürettebat bu süre zarfında oldukça hasta düştüğünden, Lancaster'ın sağlıklı ve dinç mürettebatı hasta denizcilere yardım etmek zorunda kalmışlardır. Bu durumun farkına varan Lancaster, deniz kuvvetlerine gönderdiği raporunda, yolculuğa çıkmadan önce gemiye şişeler dolusu limon suyu aldığını ve denizcilerin her sabah bu limon suyundan üç çorba kaşığı içtiklerinden bahsetmiştir.
Sayfa 194Kitabı okudu
Amerikan yerlilerinin skorbüt hastalığına karşı geliştirdikleri bir tedavi yöntemi vardı. İlaç olarak, çam ağacının kabuğu ve yapraklarından elde ettikleri bir çeşit çay kullanıyorlardı. Fransız kaşif Jacques Cartier bu çayı 1536 yılında Fransaya getirmişti. Yerliler onu bu ilaçtan haberdar etmeden önce mürettebatindan tam yirmi beş kişiyi kaybetmişti. Fakat bu ilaç hekimler tarafından kabul görmemişti. Çünkü onlar yabani ve inançsız olarak gördükleri kişilerden bir şey öğrenmeye alışkın değillerdi. İnsanlardaki bu dar görüşlülük, kibir, ön yargı ve gurur yüzünden birçok tibbi gelişme çok geç su yüzüne çıkmıştır.
Sayfa 193Kitabı okudu
Skorbüt hastalığı (C vitamini eksikliği), ilk kez Mısır'da, MÖ 1500'lü yıllarda, özellikle taze meyve ve sebzenin çok bulunmadığı kış aylarında görülmüştür. Hipokrat, MÖ 5. yüzyılda bu hastalığı, kolay kanayan dişetleri, yaraların geç iyileşmesi ve ölümle bağdaştırarak tarif etmiştir. Tarihte skorbüt hastalığı Haçlı seferleri gibi birçok tarihi olayla anılan bir hastalık olmuştur. Özellikle uzun deniz yolculuklarının yapıldığı keşifler çağında öldürücü özelliğiyle tanınır hale gelmiştir. Kristof Kolomb ve mürettebatı, ölmekte olan Portekizli tayfaları bir adaya bırakmışlar ve dönüşte onların iyileştiğini görmüşlerdir. Her çeşit meyve ve sebzenin bulunduğu bu adaya Curacao ("deva" anlamında) adını vermişlerdír. Uzun deniz yolculuklarında sınırlı ve çeşitlilikten yoksun beslenme imkanlarının olduğu gemiler bu beslenme bozukluğuyla ilgili hastalığın gözlemlenebileceği laboratuvarlar gibiydiler o tarihlerde.
Sayfa 193Kitabı okudu
174 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.