Alex Straus

Tıbbi Mucizeler yazarı
Yazar
8.0/10
16 Kişi
61
Okunma
1
Beğeni
323
Görüntülenme

Alex Straus Gönderileri

Alex Straus kitaplarını, Alex Straus sözleri ve alıntılarını, Alex Straus yazarlarını, Alex Straus yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Robert Koch
1882'de tüberküloza neden olan bakteriyi keşfetmiştir. 1883'de Mısır'a giderek kolera üstünde çalışmış ve koleraya neden olan vibrio bakteriyi saptamıştır. İçinde koleranın da bulunduğu hastalıklarla ilgili kuralları bugün halen güncelliğini korumaktadır. Tüberküloz basiliyle yeni özütler hazırlayarak onlara "yeni tüberkülin" ve "eski tüberkülin" adını vermiştir. Her ne kadar bu geliştirdikleri tüberküloz tedavisinde etkisiz olmuş ve hayalkırıklığı yaratmışsa da, geliştirdiği "tüberküloz deri testi" bugün hâlâ kullanılmaktadır. Bu testte, az miktardaki tüberkülin deri altına enjekte edilerek, tüberkülinin kırk sekiz saat boyunca herhangi bir reaksiyona neden olup olmadığına bakılır. Bu testin en güzel yani hayatta sadece bir kere yapılmasıdır.
Sayfa 190Kitabı okudu
1955 yılının başlarında halkın öncelikli konusu, polio virusüne karşı geliştirilmekte olan aşıyla elde edilen küçük çaplı başarılardı. Daha sonra Michigan Üniversitesi'nden Dr. Thomas Francis, 440 bini çoçuklardan oluşan yaklaşık bir milyon insanın Dr. Jonas Salk'ın aşısıyla aşılandığını ve "bu aşının polio virüsünü öldürdüğünü” duyurmak için 12 Nisan'da bir basın toplantısı düzenlemişti. Bu haber bir kurşun sesi gibi dünyada yankılandı, duyulan sevinç ve rahatlama insanların yüzlerinden hissediliyordu. Başkan Dwight Eisenhower, Dr. Salk'a övgüler yağdırarak onu, "tüm insanlığa iyilik eden" kişi olarak tanımlamıştı. Amerikan Tıp Derneği'nin başkanı Dr. Dwight H. Murray, bu gelişmeyi "tıp tarihine geçen en büyük buluşlardan biri” olarak nitelendirdi.
Sayfa 163Kitabı okudu
Reklam
Amerika Birleşik Devletleri'ne bakacak olursak, benzer uygulamaları burada da görürüz. Ordu ikiye ayrılmıştı ve Kızıl Haç, zencilerden kan toplamayı reddetmişti. Pearl Harbor saldırısının ardından kana duyulan ihtiyaç o kadar fazlaydı kı, kurum, zenci insanların kanlarını da kabul etmeye başlamıştı. Yalnız onlardan alınan kanı farklı şekilde etiketleyip işliyordu. 1950'li yılların sonunda Arkansas eyaleti, zenci ve beyaz insanların kanının ayrılmasını zorunlu kılan bir yasa çıkartırken Louisiana eyaleti de izin almaksızın beyaz insanlara "siyahların kanını" veren hekimler için bunu suç sayan bir yasa çıkartmıştı. Bu yaygın ayrımcılık, kim bilir kaç siyah ya da beyaz insanın ölümüne ve acı çekmesine neden oldu, tahmin edebiliyor musunuz! Bu yasaları, politikaları ve uygulamaları destekleyen kanun koyucuların bazıları, aynı zamanda bizi yöneten partilerin de başkanları; kimlerin sağlık hizmeti alıp alamayacağına, organ naklindeki organların dağılımına, kimlerin kürtaj hakkı olduğuna, kök hücre araştırmalarına, kimlerin gizli tıbbi evraklara ulaşabileceğine, kimlerin insan genomuna sahip olacağına ve soluduğumuz havanın ile içtiğimiz suyun kalitesine karar verenler de onlar.
Sayfa 159Kitabı okudu
Alman immunoloji çalışmaları, bilime hiçbir katkısı olmayan, saf Aryan kanı ile Yahudi kanı arasındaki farklılıkları bulma üzerine yoğunlaşmıştı. Nüremberg Kan Koruma Yasaları, saf Aryan ırkı yaratmak adına, donörün yeteri kadar saf Aryan kanı taşımaması durumunda, bunu "Alman kanına bir saldırı olduğunu kabul ederek" kan nakli sırasında donörden alınacak kana önemli ölçüde sınırlamalar getiriyordu.
Sayfa 159Kitabı okudu
1935 yılında Alman doktor Hans Serelman'ın acil kan nakline ihtiyacı olan bir hastası vardı. Bu olay kan bankalarının (1932'de Leningrad'ta kurulan ilk kan bankası hariç) henüz kurulmadığı ve kan naklinin donörün damarından alıcının damarına doğrudan yapıldığı bir dönemde yaşanıyordu. Serelman, uyumlu donör bulamadığı için hastaya kendi kanını vermişti. Bu şekilde hastanın hayatını kurtardığı için övülmesi gerekirken, kendisi bir Yahudi olduğundan, Alman ırkının kanını kirlettiği için toplama kampına gönderildi. lİerleyen yıllarda, Almanya, sekiz bin Yahudi doktorun mesleğini yapmasını engelleyerek ve bunun gibi birçok uygulamayla tıp alanındaki Yahudi "etkisini" azaltmak için çalışmalara başladı.
Sayfa 158Kitabı okudu
Doğum sırasındaki duyu kaybının, anne ile bebek arasındaki ilişkiyi kötü etkileyeceğine dair endişeler de vardı. Özellikle din adamları, İncil'deki, Tanrı'nın Havva'ya söylediği, "acı çekerek çoçuğunu doğurman gerek" ayetini kanıt göstererek anesteziye karşı bir direniş başlatmışlardı. Tüm bunların üstüne Kraliçe Victoria, 1859'da sekizinci çocuğunu kloroform kullanarak doğurunca, herkes korkuyla karışık bir şaşkınlık yaşamıştı. Daha sonra dokuzuncu çocuğunu da bu şekilde doğurmuştu. Bu olaydan sonra, uygulama, daha üstün yöntemler gelene kadar yaygın olarak kullanılmıştır. Şimdi ise çoğumuz “normal doğumu” tercih etmeye çalışıyoruz.
Sayfa 155Kitabı okudu
Reklam
174 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.