Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Alexis de Tocqueville

Alexis de TocquevilleDemokratik Zorbalık yazarı
Yazar
7.7/10
606 Kişi
2.495
Okunma
105
Beğeni
6,9bin
Görüntülenme

Alexis de Tocqueville Gönderileri

Alexis de Tocqueville kitaplarını, Alexis de Tocqueville sözleri ve alıntılarını, Alexis de Tocqueville yazarlarını, Alexis de Tocqueville yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
devlet başkanları toplumsal devrim için önceden hazırlık yapmayı asla düşünmediler, devrim onlara rağmen ya da onların haberi olmadan gerçekleşti. ulusun en güçlü, akıllı ve ahlaklı sınıfları, devrimi yönetmek amacıyla zapt etmeye çalışmadı. dolayısıyla demokrasi, vahşi içgüdülerine terk edildi; şehirlerimizin sokaklarında baba ilgisinden mahrum, kendi başlarına büyüyen ve toplumun sadece kötü ve sefil yanlarını bilen şu çocuklar gibi büyüdü. iktidarı aniden ele geçirdiğinde varlığı hala bilinmiyor gibiydi. o zaman, herkes bir köle gibi demokrasinin en ufak arzularına boyun eğdi, gücün imgesi olarak ona hayranlık duydu; sonrasında kendi aşırılıkları nedeniyle zaafa uğradığında ise yasa koruyucular demokrasinin ne olduğunu öğretip kusurlarını düzeltmek yerine ihtiyatsızca onu yıkmayı tasarladılar ve demokrasiyi yönetim becerileriyle donatmak yoluna gitmeyerek sadece yönetimden uzaklaştırmayı düşündüler. bunun sonucunda demokratik devrim, yasalarda, fikirlerde, alışkanlıklarda ve teamüllerde böylesi bir devrimden fayda sağlanmasına yarayacak değişiklikler gerçekleştirilmeden, sadece toplumun şekli unsurları üzerinde etki etti. demokrasiye sahip olduk fakat kusurlarını hafifletip doğal avantajlarını ortaya çıkaracak araçlara değil. dolayısıyla neden olduğu kötülükleri şimdiden görüyor ancak sağlayabileceği faydaları henüz bilmiyoruz.
Yoksulluk ve mutsuzluk insanlar arasındaki eşitliğin bilinen en büyük teminatıdır.
Reklam
O halde bütün yüzyıllar bizim yüzyılımıza mı benziyor? Bugün olduğu gibi, insanlar her şeyin birbirinden kopuk olduğu; erdemlerin akıldan ve aklın onurdan yoksun olduğu; düzen arzusunun zorbalık arzusuyla ve özgürlük sevdasının yasaları yok saymayla birbirine karıştığı; bilincin insan eylemlerine ışık tutmadığı, hiçbir şeyin serbest ya da yasak, onurlu ya da onursuz, doğru ya da yanlış olmadığı bir dünyada mı yaşadılar hep?
Sayfa 48
iradesinin kesin işaretlerini keşfetmemiz için yaratıcının bizzat konuşması gerekmez, doğanın alışılageldik ilerleyişini ve olayların gösterdiği sürekli eğilimi incelemek yeterlidir; yaratan yüksek sesle söylemese de yıldızların uzayda onun parmağının çizdiği eğrileri izlediğini biliyorum.
Düşünce, tüm zorbalıkların üstesinden gelen, görünmez ve neredeyse ele geçirilemez bir güçtür.
Tanrı’nın insanı, çevremizi saran düşünsel sefaletin ortasında amaçsızca çırpınmaya bırakmak için yarattığını mı düşünmeliyim? Buna inanamam: Tanrı Avrupa toplumları için daha istikrarlı ve daha dingin bir gelecek hazırlıyor; niyetini bilmiyorum fakat niyetini kavrayamadığım için buna inanmaktan vazgeçmeyeceğim, onun adaletindense kendi bilgimden şüphe etmeyi tercih ederim.
Reklam
Din adamları özgürlükle mücadele ediyor, özgürlük yanlılarıysa dinlere saldırıyorlar; soylu ve yüce gönüllü zihinler köleliği överken bayağı ve alçak ruhlar bağımsızlığı savunuyorlar; onurlu ve aydın yurttaşlar tüm ilerlemelere düşmanken yurtseverlikten ve ahlaktan uzak insanlar uygarlığın ve aydınlanmanın havarileri oluyorlar!
Öte yanda, ilerleme adına insanı maddi unsurlarına indirgemeye çalışarak adil olanla ilgilenmeden yararlı olanı, inançlardan uzaklaşmış bir bilimi ve erdemle bağını kesmiş bir refahı arayan diğerlerini görüyorum: Bu insanlar kendilerine modern uygarlığın şampiyonu diyorlar ve onlara terk edilen, hiç de layık olmadıkları bir makamı işgal ederek küstahça başa geçiyorlar.
Düşünce, tüm zorbalıkların üstesinden gelen, görünmez ve neredeyse ele geçirilemez bir güçtür.
Onlar ertesi günle meşgulken ben geleceğin hayalini kurmak istedim.
Reklam
Tek bir insanın karakterine ilişkin kesin bir fikir edinmek için bile ne uzun bir inceleme, ne çok farklı mefhum gerekir!
Ne var ki bunu hiç düşünmeyiz: Hızla akan bir nehrin ortasındayken gözlerimizi inatla nehir kıyısında hâlâ görülebilen birkaç kalıntıya dikeriz oysa akıntı o sırada bizi kapıp götürmekte ve geri geri uçuruma doğru sürüklemektedir.
Günümüzde toplumu yönetenlere düşen en önemli görev demokrasiyi öğretmek, mümkünse ona olan inancı yeniden canlandırmak, demokratik teamülleri arıtmak, demokrasinin ilerleyişini düzenlemek, deneyimsizliğini iş hayatından edinilen birikimle, kör içgüdülerini gerçek çıkarlarının bilgisiyle yavaş yavaş ikâme etmek, demokratik yönetimi zamana ve mekâna uyarlamak, şartlara ve insanlara göre gerekli değişiklikleri yapmaktır.
Atatürk gibi
Ancak insanlarda olduğu gibi uluslar­ da da kapıya dayanan tehlikelerin sıra dışı erdemler doğurduğu daha sık görülür. O zaman da büyük karakter­ler, tıpkı gecenin karanlığında gizlenip bir yangının ışıltısında beliriveren şu anıtlar gibi ortaya çıkar. Deha artık kendiliğinden ortaya atılmaktan çekinmez ve başındaki belalar nedeniyle telaşa kapılan halk da kıskanç tutkularını bir süreliğine unutur.
Sayfa 35
Aynısı halklar için de geçerlidir. Kimi zaman aşırı tehlikeler bir ulusu yükseltmek yerine düşürür, ulusun tutkularını kışkırtır ama yönlendirmez ve zihnini aydınlatacağına bulandırır.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.