abısâbad çölünde sohrâb'la karşılaştım. orada ne işim vardı, beni çöle götüren şey neydi, bilmiyorum. tanımadı sohrâb beni, ben onu çocukluk fotoğraflarından tanıdım.
onun sözcükleri benim yoldaşlarım, benim sözlerim onun elçileri oldu; çöl kimseyi bağışlamazdı!
varlığın hükmü sözde midir, dedim ve başladım konuşmaya...
ben konuştum, sohrâb dinledi. sohrâb'la yaptığım konuşma çölün ruhuna işledi.