Bukowski'nin haksızlıklara karşı duyarsız bir insan olmamasına karşın çevresinde onunla birlikte yürüyecek bir tek insanın bile olmaması onun politik hareketlere olan inancını da zayıflatacaktır. Ve giderek artan karamsarlığıyla, düzeni değiştirmek için çaba harcamak yerine düzenden kaçabileceği kendi küçük adasında, yalnızlık içinde, rahatsız edilmeden yıllarını geçirmenin peşine düşer.