Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Allan Megill

Allan MegillAşırılığın Peygamberleri yazarı
Yazar
8.8/10
23 Kişi
90
Okunma
9
Beğeni
1.487
Görüntülenme

Allan Megill Gönderileri

Allan Megill kitaplarını, Allan Megill sözleri ve alıntılarını, Allan Megill yazarlarını, Allan Megill yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Ahlaki olgu diye bir şey yoktur, sadece olguların ahlaki yorumları vardır."
Sayfa 57 - Metis
Kuşkuları Gideren Estetik bağlam
Estetik alanda kuşkularımızı kendi irademizle askıya alırız. Seyrettiğimiz oyuna ya da okuduğumuz romana betimlenen olaylar gerçek olaylarmış gibi yaklaşırız. Yanılsamanın yanılsama olduğunu hem biliriz hem bilmeyiz. Sanat yapıtının dünyasına gireriz ve bir süreliğine estetik olmayan dünya önemsizleşir ya da en azından bilincimizde bir kenara çekilir.
Sayfa 70 - Metis YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Gündelik gerçeklik dünyası ve Dionysosçu gerçeklik dünyası
Soruna Apolloncu yanılsamanın bizi varoluşun gerçekliğinden nasıl koruduğu sorusunu sorarak yaklaşalım: ...Eğer yanılsamanın yanılsama olduğunu biliyorsak, o zaman bütün koruyucu gücünü kaybedecektir. Şimdi, tam tersini, yanılsamanın yanılsama olduğunu bilmediğimizi varsayalım. Nietzsche’nin savı burada da çöker; zira yanılsama kavramı ona zıt bir kavramı, gerçeklik kavramını öngerektirir gibi görünmektedir...Örneğin Foucault yaptığı tarihsel çalışmaların günümüzde belli siyasi sonuçlar yaratma amacıyla yazılmış kurmaca yapıtlar olduğunu söylediğinde, kendini Nietzsche ile aynı konumda bulur. Eğer Foucault'nun okurları onun tarihle ilgili oldukları iddia edilen yazılarının kurmaca olduğunu bilirlerse o zaman bu yazıların herhangi bir rasyonel standarda göre siyaset üzerinde istenen sonucu yaratması mümkün değildir. Öte yandan okurları onun yazılarının kurmaca olduğunu bilmezlerse de bu yazılar okurların uzlaşılmaz bir gerçeklikle (bu gerçekliğe de bir kurmaca desek bile) kurdukları ilk temasta yetersiz kalacaktır.
Sayfa 70 - Metis YayınlarıKitabı okuyor
Yanılsama kalkanı olarak Apollon
Sokratesçi kültürde insanlar bilgi sevgisi sayesinde ebedi varoluş yarasını iyileştirebilecekleri vehminin esiridir. Sanatsal kültürde gözlerinin önünde uçuşan ayartıcı güzellik tülünün tuzağına yakalanmış durumdadır. Trajik kültürde ise fenomenler girdabının altında ebedi hayatın akışının şaşmaz bir biçimde sürüp gittiği inancı onlara metafizik bir avuntu verir...Nietzsche’nin görüşünde, insanlar gerçekliğin yüküne dayanamazlar. Sonuç olarak, kültür ancak yanılsama sayesinde serpilir, hatta hayatta kalır.
Sayfa 69 - Metis YayınlarıKitabı okuyor
Uygarlık simgesi Apollon
Ancak Dionysosçu olanın gerçekçi olmaktan çok esrimiş olduğu ortaya çıkar...Her halükarda tülün Dionysosçu yırtılışı kalıcı olduğu gibi fasılalıdır da: çünkü gerçekliğin derinliklerine sürekli olarak dolayımsız bakışlar atmak, kültürden barbarlığa dönmeye yol açacak kadar ürkütücü bir şey olurdu. Demek ki kültürün sınırları içindeki baskın eğilim Apolloncu olanın sürekli geri dönmesi, yanılsamanın sürekli yeniden ortaya çıkması yönündedir.
Sayfa 69 - Metis YayınlarıKitabı okuyor
Batı dünyasının yanıltıcı "düzen"inin simgesi olarak Apollon
Yunanları barbarlığa karşı koruyanın Apollon olduğunu söylemek, aynı zamanda Yunan kültürünün yanılsama üzerine kurulmuş olduğunu da söylemek demektir. Dahası, genel olarak kültürün bu şekilde kurulduğunu söylemek demektir; çünkü Nietzsche'ye göre kültürün modelini Yunanlar sunar. Nietzsche Apolloncu olanı, düşle, fantaziyle, benzetiyle, yanılsamayla, delilikle ve aldatmayla (özdeşleştirmiştir.)...Nietzsche'ye göre, Apolloncu Maya tülü bizi varoluşun acımasız gerçekliklerine karşı korumaya çalışır. Bizi "şenlikli yanılsamanın sağaltıcı merhemiyle" iyileştirir. Bize "güzellik tülüyle uyumsuzluğun üzerini örtecek harika bir yanılsama" verir. Ama Dionysos da aynı şevkle, Apolloncu tülü yırtıp atar, "Varlığın Anaları"na, "gizemli asli birliğe" giden yolu açar.
Sayfa 68 - Metis YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Apollon'u barbarları yola getiren simge olarak kullanmak
Apollon Dionysos'u öldürmemiş, sadece yola getirmişti. Yunanlar dışındaki halkların Dionysosçu şenlikleri çoğunlukla kaba doğal boşalımlara dönüşüyordu. Yunanlarınki ise tersine "dünyanın kurtuluşu şenlikleri ve biçim değiştirme günleri" haline geliyordu ve normalde insanı insandan ayıran principium individuationis'i (birey olma ilkesi) yıkan Dionysosçu eğlenti sanatsal bir fenomen karakterine bürünüyordu. Uzun lafın kısası, barbarlık ile kültür arasındaki farkı yaratan "Apollon şahsiyeti"ydi. Barbarlar, Dionysosçu itkilerine gem vurulmadığı için barbar kalıyorlardı. Yunanlar ise Apollon'un etkisiyle bu itkileri yeniden yönlendirip dönüştürdükleri, onları salt bir doğa ifadesi değil, birer kültür bileşeni haline getirdikleri için Yunan olmuşlardı.
Sayfa 68 - Metis YayınlarıKitabı okuyor
Antik Yunan ve Apollon'a bağlılık
Nietzsche aslında, Apolloncu olanın oynadığı kültürel rolle çok daha fazla ilgilenir. Nietzsche’nin görüşüne göre, bütün ilkel halklar Dionysosçu enerjilerden nasiplerini fazlasıyla almışlardır. Antik dünyanın her köşesinde şu ya da bu türden Dionysosçu festivallere rastlanabilirdi ve bunların çoğu cinsel serbestliğe ve vahşi doğal içgüdülerin dizginlerinden boşalmasına dayanıyordu. Yunanları barbar muadillerinden ayıran şey, güçlü şahsiyetiyle "Gorgon'un kafasını, bu grotesk denecek kadar kaba saba Dionysosçu güce uzatan" Apollon'a duydukları bağlılıktı.
Sayfa 68 - Metis YayınlarıKitabı okuyor
Nietzsche Apolloncu-Dionysosçu, yanılsama-gerçeklik ayrımına nihilistçe bir yön verir; çünkü Dionysosçu dolayımsızlığı tahammül edilemez bir durum olarak görür. Tragedyanın Doğuşu'nda Yunan kültürünün özünün "soylu yalınlığı"nda ve "sakin ihtişamı"nda (yani Apollon'a özgü özelliklerinde) bulunduğu inancını reddeder.
Sayfa 67 - Metis YayınlarıKitabı okuyor
İnsanoğlu Düpedüz Gerçeğe Katlanabilir Mi?
O (Apollon), insanı "Maya tülü"ne sarıp onu bütünüyle korkutucu ve acıklı varoluşunun acımasız gerçekliklerine karşı koruyan tanrıdır. Apollon onlarsız yaşamımızı sürdürmenin mümkün olmadığı yanılsamalar yaratıyorsa, Dionysos da Maya tülünü "parçalar" ve gerçekliğe doğrudan ve dolayımsız bir biçimde katılmanın yolunu açar. Bu kutuplaşma da Romantizmin estetik mirasının bir parçasıdır. Gerçeklik ile düş arasındaki "gerçekten gerçek olan"a katılma arzusu ile buna zıt, gerçekdışı fantazi dünyası içinde eğlenme arzusu arasındaki kutuplaşmadır bu.
Sayfa 67 - Metis YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Zıtlıklarla İfade
Apollon "ışıldayan tanrı, ışık tanrısı"nın görsel temayülü Müzik alemine hükmeden Dionysos'un görsel olmayan, "görüntüsel olmayan" temayülü Apollon ışık ve bilgelik tanrısı olarak Batı felsefe ve düşünce geleneğine dair metafora uyan bir temsildir. Bunun altında yatan Apolloncu geleneğin tarihsel izdüşümü önemlidir. Nietzsche ışıldayan tanrı Apollon'a yanılsama tanrısı olarak da bakmakta, bu nedenle Almancada hem ışık hem benzerlik ya da yanılsama anlamına gelen Schein sözünü kullanır. Bu metinleri değerlendirirken, tarihi Apollon ve Batı düşünce tarihinin Antik Yunan'a uzanan köklerini bilerek Nietzsche okumanın faydaları çoktur. Politik olarak "ışığın çocukları" veya sinema tarihinde (Yıldız Savaşları) karanlık ve aydınlık zıtlığı kullanılırken yapılan Apollon'a gönderme de bu sebeple önem taşır, çünkü ışık aynı zamanda yanılsama için önemli bir araçtır. Medyanın, sinemanın, gösteri sanatlarının politik alt metinleri kullanmada ne kadar güçlü olduğu, medya yalanlarının büyük savaşları başlatmada oynadığı rolden anlaşılabilir.
Aşırılığın Peygamberleri
Aşırılığın Peygamberleri
Apolloncu biçimcilik ve Dionysosçu biçim yoksunluğu zıtlığını kullanmak
Apollon "bireylere...etraflarında sınırlar çizerek ahenk kazandırmaya çalışan" biçim verici güçtür; Dionysos ise, Apolloncu eğilim "biçimli kadim Mısır'a özgü bir katılık ve soğukluk içinde taşlaştırmasın" diye, bu "küçük daireler"i zaman zaman yıkan güçtür.
Sayfa 66 - Metis YayınlarıKitabı okuyor
Gerçeklere Kavramlar Yoluyla Ulaşmak
Nietzsche'nin gerçeğe nasıl ulaşırız sorusu zamansız bir sorudur ve günümüzde de geçerliliğini korumaktadır. Dolaysız yoldan gerçeğe giden ve bir aracı kullanmayan, sezgi ve algılarımızla bilivermemizi sağlayabilecek, bu sebeple de en güvenilir ve saf olacak bir yol, yordam insanoğlu için henüz yoktur. Bu nedenle de gönülsüz de olsa Nietzsche de kavramlarla gerçeğe ulaşıp ifade etmeyi gerekli görür. Kavramların sezgi ve dolaysız yoldan görü olmadığını da vurgular. Sanat, bilim, metafizik, ahlak kavramsal olarak gerçeğe ancak dolaylı ve bu sebeple yanlı ulaşma olduğu için, elde tek kalan, gerçeği ifade edişte "metnin kendisinin üslubu, iç işleyişleri"dir. Bu ise, Nietzsche'nin dili kullanmada fragmanlarla ifade etme pratiği geliştirmesine sebep olur.
Aşırılığın Peygamberleri
Aşırılığın Peygamberleri
Nietzsche ve sanat
Nietzsche'nin mite veya benzerine dönme girişimi (simulacrum) günümüzdeki gücü elinde bulunduranların simulacrum ve simülasyonla sanatı yanılsama yönünden bakamayacak kadar abartıp sanatla doğrudan hakikate ulaşım olarak bağ kuranlara önemli ve çağını aşan bir göndermedir. Bugünün felsefecilerinin aynı kökenden aldıkları eğitim nedeniyle veya Nietzsche felsefesiyle bağın zayıf olmasının sonucu olarak anlayamadıkları, onun şaşmaz bir şekilde parmak bastığı sanatın "gerçekliğin kendisini" değil, benzerini verdiğidir. Belki de bu ve benzer sebeplerle postmodernizme ilham olurken, bu akımın öncüleri de onun ayak izlerinden giderek sanat yoluyla gerçeği sorgularken gerçek değil, varyasyonu derler (Andy Warhol'un sanat eserleri). Gerçekten de sanatın bu yönünü kullanarak alt metin olarak bir kitleye her şeyi yaptırabilirsiniz.
Aşırılığın Peygamberleri
Aşırılığın Peygamberleri
Resim:
Andy Warhol
Andy Warhol
Bunlardan hangisi gerçek Marilyn Monroe?
Şiirsel ilhamla yazılmış sanat yapıtı olarak Zerdüşt
Zerdüşt felsefi ya da tarihsel savlarla o kadar az, ama öte yandan şiirsel imge ve metaforlarla o kadar çok ilgilidir ki onu kendine has bir sanat yapıtı olarak okumamak imkansızdır.
Sayfa 63 - Metis YayınlarıKitabı okuyor
679 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.