Kumandanın yaptığı soruşturmayla Zaide'nin hayvanları beslemesi için verilen arpanın yarısını aşırdığı, kepekleri, odunları, kaşağıları, atların örtülerini ve battaniyelerini yürüttüğü ortaya çıktı. Zaide çalacak başka bir şey bulamadığında atların nallarını bile söküyordu.
Ama bütün bunları annemin, benim ve küçük kardeşimin karnını doyurmak için yapıyordu. Bir papazın fakirlerden çaldıklarının yanında zavallı bir kölenin aşkı uğruna yaptığı hırsızlıkların lafı mı olur?
"Lázaro kulağını boğaya daya, o zaman içinden gelen büyük gürültüyü duyacaksın."
Dediklerini yapmak amacıyla boğaya yaklaştım. Kör, başımın boğaya yakın olduğunu hisseder hissetmez bir eliyle saçlarımdan yakalayarak beni taşa doğru sertçe toslattı. O anda neye uğradığımı şaşırdım, yediğim darbenin acısı tam üç gün geçmedi.
O sırada gülerek şöyle demişti: "Seni budala seni, bir körün yardımcısı şeytana pabucunu ters giydirecek kadar uyanık ve zeki olmalı, her söze inanmamalı."
Cenazelerden söz etmişken, Tanrı beni affetsin, insanlara bir kastım yok; ama o törenlerin sonunda verilen yemeklerin dışında hiçbir zaman karnım doymuyordu ve ancak birisi öldüğünde yemek yiyebiliyordum.
Bunun yüzden Tanrı'ya her gün birisinin canını alması için dua ediyordum.
Ah Tanrım! Yarattığın insanların başına nasıl da talihsizlikler, felaketler geliyor, acılarla dolu hayatımızda güzel olan şeylerin ömrü ne kadar da kısa sürüyor.
Oysaki açlığıma bir çare bulduğum için nasıl umut dolu ve mutluydum fakat görüyorum ki, kör talihim buna izin vermeyecek; açlığa karşı bulduğum çarelerin kapısı çivilerle sımsıkı kapatılıyor, artık ıstırap dolu günler beni bekliyordu.