Moskova'ya bu ilk gelişinde tanıştığı tiyatro yaşamı, Nazım'ı kalbinden vurmuştu. Bu aydınlık, rengarenk dünya, Nazım'ın aklında 'tiyatro cenneti' olarak sürekli kaldı. Tairov'u Vahtangov'u ve hepsinden önce Meyerhold onun sanata bakışını değiştirmişlerdir. "Ben Stanislavski'nin, Vahtangov'nun, Tairov'un ellerinden taze çıkmış dumanı üzerinde buram buram hayat, devrim gü zellik, kahramanlık, iyilik, akıl, zeka kokan oyunlar sey rettim", der Nazım "Oyunlarım Üzerine" başlıklı yazısın da. "Ben 1922'de MHATta (Moskova Sanat Tiyatrosun' da) 'Ayak Takımı Arasında' yı, ben, Meyerhold' da 'Tarel kin'in Ölümü'nü, 'Fırtına' yı, 'Müfettiş' i; ben, Kamerni' de (Oda Tiyatrosu) 'Fedra'yı, ben Vahtangov' da 'Turandot'u seyretmiş adamım ... Bütün bunları seyredersin de donmuş, hareketsiz sanat anlayışın alt üst olmaz mı? Karşına birbirinden geniş ufuklar açılmaz mı? Halkın için, halklar için, insan için umutlu, aydınlık, ileriye, haklıya, doğruya, güzelliğe, hürriyete, kardeşliğe çağıran yapıtlar için yanıp tutuşmaz mısın? Benim de başıma aynı şey geldi."