Osmanlı insanının kadere bakışını Comte de Marsigli şöyle tespit eder:
“Her birinin kendi haline göre kaderin aksiliklerine tahammül etmesi bakımından Türklerin hiçbir millet içinde emsali yoktur.”
Halikarnas Balıkçısı'nın da dediği gibi;
"Efsanevi yurttaşlarımız olan Amazonların gizemi elbette bir gün aydınlanacaktır. Kendi gizemi ile birlikte daha birçok gizemi de aydınlatarak..."
Amazon kadınları gerçekten yaşadılar mı? Sadece mitolojik hikâyelerin kahramanı olmaktan mı ibaretler?
Gerçekte var olmadıklarını kabul edenler olsa da Amazon kadınlarının izlerine yalnızca efsanelerde değil Antik Çağ'da yaşamış pek çok yazarın eserlerinde de rastlamak mümkündür. Strabon, Herodot, Homeros ve Diodoros Amazon kadınlarından söz ederler.
Yunan mitolojine göre Amazonlar, Pontus (Karadeniz) Bölgesi'nde yaşamışlardır. Hippolytia isimli kraliçelerinin önderliğinde bu bölgeye yerleşmişlerdir.
İlyada Destanı'nında Amazon kraliçesinin Achilleus tarafından öldürüldüğü anlatılır. Bu sebeple Amazonların Leuke Adası'na sefer düzenledikleri ve Achilleus'un küllerine sahip olmak istedikleri bir başka söylencedir.
Sayfa 24 - Uygarlık Tarihinde Kadının Ayak izleriKitabı okudu
"Aesir tanrıları Baldr'un cesedini deniz kenarına taşıdılar. Onun Hringhorni adında çok büyük bir gemisi vardı. Baldr'un cesedini gemi ile birlikte yakmaya başladılar. Bu sırada Baldr'un karısı Nanna'nın kalbi onun acısına dayanamayarak patladı ve oracıkta öldü. Onun da cesedi ateşin üzerine kondu. Devamında Thor, çekici Mjöllnir ile ateşi kutsadı. Ardından oradan geçmekte olan Litr adındaki bir cüceyi uğur getirmesi için tekmeleyerek ateşe attı. Son olarak da süslü takımlarıyla Baldr'un atı ateşe atıldı."
Uzun zamandır ilgimi çekecek bir dergi bulup takip etmek istiyordum. Bir gün karşıma bu dergi çıkınca bu fırsatı hemen değerlendirip iki sayısını aldım. En ilgimi çeken 13. sayısını okuyup bitirdim. Bu sayı antik çağlardaki gizemli kültlerle ilgiliydi. Hekate, Isis, Demeter ve Dionysos gibi bazı tanrı ve tanrıçalara olan inançlar hakkında bilgiler içeriyor.
Dergi hem bilgi hem görsel açısından oldukça doyurucu. Bilgi kalabalığı yok yani çok yormuyor. Hoş vakit geçirmek icin ideal. Aynı zamanda ilginizin olduğu alanlarsa çok güzel bilgiler edinebilirsiniz. Ek olarak kaynakça listesinin özenli bir şekilde her konu sonunda verilmiş olması da çok işime yaradı.
21. yy insanlar ölümün farkıdalar fakat hayatımız o kadar karmaşık ki ölümü unutabiliyoruz. Peki eskiden nasıldı? İnsanlar öldüklerinde kalanlar ne yapıyordu. Peki insanlar ölmeden önce ölüme karşı nasıl yaklaşıyordu? ölüme karşı ne hissediyorlardı? Yaklaşık 2.5 milyon yıllık insanlık tarihinde sadece 150.000 yıldır ölüm bilinci var. İlk kez neanderthal insanının başlattığı inanç Antik Mısırda, Vikinlglerde, Hititlerde, Bizansta hepsinde farklı bir şekilde gelişti ve yayıldı. Tarih boyunca ölüm ve ritüeli merak eden herkese derginin bu sayısını öneririm. Derginin yanında gönderilen ayraçında konuyla alakalı olması ayrıca beni mutlu etti. Benzer kaynak önerileriniz varsa beklerim.
İçerik bakımından Bizans sanatı dersinde gibi hissediyorsunuz ancak baskı o kadar kötü ki sayfalar ayrılmasın diye okumakta zorlandım sonra ciltten tamamen ayrıldı. Fotoğraf baskıları, yazı boyutu ve içeriği tezlere uygun