Aslıhan Aykaç

Devletin İşçisi Olmak yazarı
Yazar
9.0/10
1 Kişi
10
Okunma
1
Beğeni
750
Görüntülenme

En Beğenilen Aslıhan Aykaç Gönderileri

En Beğenilen Aslıhan Aykaç kitaplarını, en beğenilen Aslıhan Aykaç sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Aslıhan Aykaç yazarlarını, en beğenilen Aslıhan Aykaç yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Eğitim, bireylerin hem uzmanlaşmasına hem de vasıf inşa etmesine hizmet etmeli ve bu sayede bireyler yalnızca işe yerleştirilmek yerine birden fazla işi yapabilecek niteliğe sahip olmalıdır. Mesleki vatandaşlık zamanın toplumsal örgütlenmesini iyileştirmeli ve bu sayede iş ve işdışı, çalışma ve boş zaman, üretim ve emeğin yeniden üretimine yönelik etkinlikler sadece şanslı bir azınlık için değil, toplumun geneli için ulaşılabilir olmalıdır. Bu yaklaşıma göre kariyer hedefleri ana akım kurumsal yaklaşımların dayatmalarına göre değil, evrensel sosyoekonomik hakların ve temel gelirin güvencesi altında kendi ritmini yakalamalıdır.
280 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
dayanışma ekonomileri, üretimde ve bölüşümde dayanışmayı odağına alan ekonomilerin ve ağların imkânlarını ve sınırlarını inceliyor. bu bağlamda günümüzün çürüyen demokrasileri karşısında "işyeri demokrasisine" vurgu yapıyor. iş ve çalışmanın niteliğinde ortaya çıkan güncel değişimleri tartışan kitap, küresel ekonomi içinde emeğin bugünkü durumunu değerlendiriyor, dünyanın farklı yerlerinden dayanışma ekonomilerine örnekler getiriyor ve küresel ekonomiye devlet ve piyasa dışındaki alternatifleri tartışıyor.
Dayanışma Ekonomileri
Dayanışma EkonomileriAslıhan Aykaç · Metis Yayınevi · 20184 okunma
Reklam
Devlet ekonomik alanın düzenlenmesi ve örgütsel amaçlara yönelik bir hukuki çerçevenin sağlanması açısından önemli olsa da herhangi bir nedenle devlete karşı sorumlu ve bağımlı olmak dayanışma ekonomilerinin politik amaçlarını tehlikeye sokar. Ekonomik alanda özerk bir konum alabilmek için mevcut kurumsal yapılara karşı dik bir duruş sergilemek kaçınılmazdır.
Kapitalist ekonominin birincil hedefi yüksek kâr oranlarını sürekli kılmaktır. Bu hedef reel ekonomide sömürü sayesinde üretkenliği artırarak sağlanır. Buna ek olarak, tüketimin özendirilmesiyle talep yaratılması ve kredi sistemleri de yüksek kâr oranlarını destekleyen mekanizmalardır.
Politika açısından bakıldığında neoliberalizmin yükselişi serbest piyasa politikaları aracılığıyla devletin ekonomik rolünün ve piyasa üzerindeki kontrolünün zayıflaması anlamına geldi. Piyasa, kendi haline bırakıldığında, savaş sonrası dönemin ulusal ve toplumsal hedeflerini bir kenara atıp kâr odaklı büyüme stratejisini kendine hedef edindi. Ulus-devletin ekonomiden çekilmesiyle ortaya çıkan hegemonik boşluk genel olarak şirketler ve özellikle çokuluslu şirketler gibi piyasa aktörleriyle doldurulunca "ulus" kavramı anlamını yitirdi. Savaş sonrası sermaye, emek ve devlet arasındaki göreli uzlaşı neoliberalizm tarafından parçalanınca devlet iki sınıf arasındaki arabulucu konumunu da kaybetti. Devletler, küresel sermayeye kârlı bir yatırım çevresi sunmak adına ekonomik düzenlemelerden vazgeçtiler; vergilerden ticaret hadlerine, sosyal güvenlik politikalarından çalışma standartlarına her alanda korumacılığı düşündüren tüm politikalar erozyona uğradı. Devletlerin şirketlerin çıkarları uğruna geri çekilmesi, ekonomik büyüme ve sosyal kalkınma arasında ortadan kaldırılamayacak bir kopuş yarattı.
İhtiyaç ve üretim arasındaki ilişki, sanayi üretimini sürekli kılacak yapay ihtiyaçların icat edilmesiyle bozulmuştur. Toplumsal ihtiyaçlar ve sanayi üretimindeki ilişkinin tersine dönmesi bir taraftan büyük miktarlarda ekonomik ve çevresel atık yaratırken, diğer taraftan toplumsal bir karmaşa yaratır.
Reklam
13 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.