3 Mart 1957’de Kırşehir, Kaman’da doğdu. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinden lisans (1980), yüksek lisans (1982), doktora derecesi aldı (1986). Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi ve Hacettepe Üniversitesinde öğretim üyeliği yaptı (1986-2000) Profesör Yayla Gazi Üniversitesinde uzun yıllar öğretim üyesi sıfatıyla bulunmuştur. TDV, LDT, TSİD, MontPelerin cemiyeti gibi kurumlarda üyelikleri vardır. Liberal Düşünce Topluluğu kurucularındandır ve uzun süre başkanlığını yürütmüştür. Yorktown Internet University ve Center for New Europe üyesidir. Britanya ve ABDde birkaç defa farklı üniversitelerde ziyaretçi öğretim üyesi olarak bulunmuştur. Yeni Şafak ve Zaman gazetelerinde yazıları yayınlanmıştır. İngiltere Buckingham üniversitesinde misafir öğretim üyeliği yapmıştır. Atilla Yayla, Sinan Çetinle birlikte Plato Film Okulunu meslek yüksek okuluna dönüştürerek, Gazi üniversitesi öğretim üyeliğine son vermiştir. Halen Plato Meslek Yüksekokulu Müdürlük görevini yürütmektedir.
İstanbul. Bir dünya şehri. İçinden deniz geçen tek şehir. Görenleri hemen veya yavaş yavaş ama mutlaka büyüleyen, içine çeken, bağımlılaştıran şehir. Kutsal, aziz şehir..
... Diğer taraftan, Spencer, insanların acılarını, sıkıntılarını, yaşanan sefaleti kişisel gayretlerle azaltmaya, gidermeye çalışmanın saygıya lâyık bir davranış olduğunu ve bazı insanların bunu yaptığını söyler. Fakat "başarısız" insanların sefaletini gönüllü bireysel çabalarla veya grup faaliyetleriyle gidermekle, "kanun yoluyla zorlamalar yaparak" gidermeye çalışmak arasında muazzam farklar vardır. İlkinde, bu gayretlerin maliyeti gayret sahibi bireylerce karşılanır. İkincisinde ise, başarısız kimselerin sefaletinin kanun yoluyla(marifetiyle) giderilmesini isteyenlerin çoğu, bunu, ortaya çıkacak maliyeti büyük ölçüde başkalarına, az miktarda da kendilerine yükleyerek yapmayı teklif ederler.
Fakirlerin yanlış yollarla korunması, bu iş için bazılarının sırtına ağır yükler bindirilmesi yanında, genellikle gerçekten ihtiyaç içinde bulunan ve yardımı hak edenlerin değil, bulunmayan ve yardımı hak etmeyenlerin korunmasına yol açar.
Merhabalar,
İstek üzerine “Liberalizm” temalı bir kitap tavsiye listesi hazırladım.
Sadece kendi okuduğum kitaplardan seçtiklerimi buraya yazdım.
Aslında, seçmediklerimi de yazsam daha mantıklı olabilirdi, böylece okumadıklarımdan seçmediklerimi ayırabilirdiniz ama ona zaman ayırmadım şimdilik. Konularına göre ayırarak tavsiyelerimi aşağıda
İnsanlar hayattan ne bekler? Neye ulaşmak veya neyi elde etmek insanların mutlu olmasını sağlar? Nelere sahip olan insanlar kendini şanslı, nelere sahip olmayan insanlar kendini şanssız hisseder? Bu tür sorular gündeme getirilince, çoğu zaman benzer, hatta örtüşen cevaplarla karşılaşırız. Denilir ki, insanlar zengin olmak, istediği her şeyi
CHP'nin temsil ettiği zihniyet demokrasimizin önünde büyük bir engel. CHP'nin siyasetten çekilmesi, kendi kendisini tarih, kültür, sanat gibi alanlarda çalışan bir vakfa dönüştürmesi bu zihniyetin ortadan kalkmasına ve demokrasimizin gelişmesine büyük katkıda bulunacaktır.
Liberal bir akademisyen olan Atilla Yayla bu kitapta birer ders notu niteliğindeki basitlikte siyasi yapı, siyasi yapılanma ve hükümet biçimleri gibi çeşitli konuları bölümler halinde izah ettikten sonra ABD, İngiltere, Fransa, İran, Rusya ve Meksika gibi bazı önemli ülkelerin siyasi modellerinin incelendiği bölümleri bu çalışmasına eklemiş. Kendisi bir liberal olması hasebiyle bazı bölümlerde bize oldukça yabancı, cumhuriyetimizin kurucu değerlerine karşı gayet sorumsuz ve ilgisiz bakışıyla dikkatimi çekti. Ama sanırım klasik liberalizm de böyle bir şey: bir ülkenin içinde bulunduğu şartları unutup onu tek bir kurala, "özgürlükçülük" masalına uydurmaya çalışmak ve bu masala uymuyorsa alay edip kötülemek. Yine de eleştirel bir gözle okunduğunda oldukça bilgilendirici bir eser. Zât-ı âlilerinin eline sağlık.
Rahip Atilla kitabın bir yerinde kapitalizmi aklamak için anonim ve büyük şirketlerin yayılmasını, borsaya açılmasını, halka arz edilmesini örnek göstererek artık küresel ekonomide özel mülkiyetin ortadan kalktığını, mülkiyetin tabana yayıldığını, ya da buna benzer bir şey söylüyordu. Sonra kitabı kapadım. Liboş olmadığım için çok şanslı olduğumu hissettim. Rahip Atillaya göre Holdinglerin hiçbiri özel mülkiyet değil. Koç’un Sabancı’nın ya da yabancı tröstlerin hiçbiri şahısların özel mülkiyeti değil. Borsadan bir hisse senedi aldım mı istediğim holdingin ortağı olabilirim. Rahip’in kafa fena çalışıyor maşallah. Kapitalizmin savunulacak bir şeyi yok, nerden tutsan elinde kalıyor. Savunmaya çalıştıkça böyle komik duruma düşüyorsun. Soytarılık yapmanın alemi yok. İtiraf edemiyorsunuz ama çare sosyalizm.
“ Liberalizm nedir?” sorusuna cevap bulabildiğim bir kitap oldu. Fakat yazarın aşırı derecede Liberalizm övücü olması bazen beni bunalttı. Yazarın üslubunuda beğendiğimi söyleyemem.
LiberalizmAtilla Yayla · Liberte Yayınları · 075 okunma