En Eski Avi Shlaim Sözleri ve Alıntıları
En Eski Avi Shlaim sözleri ve alıntılarını, en eski Avi Shlaim kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.Önsözden... Çok tatlı geldi
Son olarak hemen hemen bu kitapla birlikte doğup büyüyen kızım Tamar'a, başkarakterlere gösterdiği hayat dolu ilgi, hikâyeyi bir çocuk kitabı şeklinde basma önerisi ve tatlı arkadaşlığı için teşekkür ediyorum.
Aslında Filistinli Arapları devre dışı bırakma ve Arap ülkelerinin hükümdarlarıyla bağlantı kurma girişimi, 1930'larda ve 1940'larda Siyonist diplomasinin temel özelliği oldu.
Şerif Hüseyin...
Hüseyin, dört oğlu -Ali, Abdullah, Faysal ve Zeyd- ile birlikte İstanbul'a gitti ve ancak 1908' deki Jön Türkler devriminden sonra Hicaz'a geri dönmesine müsaade edildi; ardından da Mekke Emiri olarak atandı.
Çıkış noktası her şeyi açıkça ortaya koymakla birlikte, 1916' da patlak veren ve Arap milliyetçiliğinin Altın Çağı olarak hatırlanan ayaklanma, özünde bir Anglo-Haşimi entrikasıydı.
Abdullah 'ın kurduğu dostluklar içerisinde en tartışmalısı, Arap dostları tarafından en az alışılmış olanı ve itibarına en çok zarar vereni, Siyonistlerle olan dostluğuydu. Takip ettiği politikanın hiçbir yönü bu kadar yoğun şüphe uyandırmamış, böylesi güçlü tutkuları tetiklememiş ve bu kadar çok rezalete sebebiyet vermemiştir.
Abdullah'ı böylesi bir anlayışa sürükleyen şey aslında kompleksti; ancak bunu iki temel ve görünüşe göre tutarsız unsura indirgemek de mümkündür: Siyonizm korkusu ve Filistin 'de kendi hedeflerini gerçekleştirebilmek için Siyonizm' in ona sunduğu fırsatı fark etmiş olması.
Mandayı küçük bir İngiliz devlet okuluna benzeten ve yetenikli bir Yahudi gözlemci olan İsaiyah Berlin, bütün bu izahatı şöyle hülasa ediyordu: "Katı ve tarafsız olmaya çalışan bir başöğretmen, yüksek komiser, vardı: bir de yardımcı öğretmenler vardı ki bunlar, en küçük bir kışkırtmada ailelerine yazarak eğitim, yemek ve sair şeylerden şikayet etmek gibi kötü alışkanlıkları olan, zeki ve çalışkan gündüzlü öğrencilere (Yahudiler) karşı, sportmen ve aptal yatılı öğrencileri (Araplar) kayırıyorlardı.
Haganah* : Filistin'e gelen göçmen Yahudiler tarafından, yerel Arap direniş örgütlerinin saldırılarına karşı Yahudi yerleşimcilerini korumak üzere 1920 yılında kurulan silahlı örgüt. 1907'de kurulan Bar-Giora ve 1909'da kurulan Hashomer örgütlerinin halefidir. Başlangıçta büyük oranda yeraltı örgütü iken, işgale karşı başlayan Arap isyanları (1920,1929,1936,1939) karşısında faaliyet kapsamını genişletmiş ve üye sayısını arttırmıştır. Nitekim 1948 yılında İsrail'in kurulmasından sonra örgüt üyelerinin düzenli orduya katılmasıyla birlikte İsrail ordusunun temelini teşkil etmiştir.
O, Avrupa kültürünü iyice özümseyebilmeleri için taktir-i ilahinin Yahudileri Batı dünyasının her yanına dağıttığına inanıyordu; ta ki Ortadoğu'ya dönerken, kendi rönesanslarına katkıda bulunmak üzere o kültürü yanlarında getirsinler.
Bu noktada Abdullah'ın bir sorusu vardı: Yahudiler Abdullah'ın, Filistin'in Arap kısmını ele geçirmeye yönelik bir girişimde bulunması halinde bunu masıl karşılarlardı?
Bu ikilinin elindeki raporlar gösteriyordu ki 1947 Kasım'ında Yahudi Ajansı, Filistinlileri baypas ederek İngiliz manda topraklarını aralarında barış yoluyla paylaşma konusunda Kral Abdullah ile, mutlak surette bağlayıcı olmasa da, açık ve net bir anlaşmaya varmayı başarmıştı.
29 Kasım'da, BM Genel Kurulu Filistin'in geleceğine ilişkin kararını açıklamak üzere New York'ta toplandı. Kurul, Birleşmiş Milletler Filistin Özel Komisyonu'nun Çoğunluk Raporu'nda tavsiye edilen taksim planını, 33 kabule karşı 13 red ve 10 çekimser oyla kabul etti. Kararın kabulüne, kapalı kapılar ardındaki eşi benzeri görülmemiş kesafette yolsuzluk kampanyaları eşlik etti.
Eğer Ruslar'a Abdullah'ın İngiltere tarafından gözden çıkarıldığı, artık İngiltere'nin çıkarlarına hizmet etmediği ve onların da Yahudi devletinin kurulmasında çıkarı olduğu söylenseydi, Ruslar da Abdullah'ı destekler yahut en azından karşı çıkmazdı. Amerikalılar, Yahudi devletinin kuruluşuyla mutlak surette ilgileniyorlardı ve eğer kralın mevcut aşırılıkla mücadele etmek ve akan kanı durdurmakta yararlı olağına ikna edebilselerdi, onlar da Abdullah'ı desteklerdi.
Yahudi teröristlerce yapılan Deyr Yasir katliamı. Deyr Yasir, Kudüs'ün batı tarafında kalan küçük bir Arap köyüydü. Haganah ile bir saldırmazlık anlaşması yapmıştı ve buna titizlikle riayet etti. Ancak 9 Nisan'da, Irgun ve Stern Çetesi'ne bağlı bir grup, Haganah'nın onayı olmaksızın, görünürde sakinlerini köyden kaçırmak üzere köye saldırdılar. Köylüler direnince saldırganlar ayrım gözetmeksizin ateş açarak içlerinde kadın ve çocukların da olduğu 245 kişiyi vahşice katlettiler.
Doğu Ürdün Meclisi'nin Filistin'e asker gönderme kararını onaylamasından hemen sonra Abdullah bir basın toplantısı düzenledi : "Barışçıl bir çözüm bulma çabalarımızın hepsi başarısızlıkla sonuçlandı. Bize kalan tek yol savaştır. Filistin'i kurtarma onuru bana düştü." Bu açıklama Yahudi yetkililerin suratında acı bir tokat gibi patladı.