Gençliğimize güvenerek sürekli ertelediğimiz yahut başkalarında vehm ettiğimiz, lâkin büyük acılar ve ölüm karşısında yeniden zuhur eden "Ben kimim, ölüm nedir?" sualini bir ömür boyu kendisine sormuş bu insan, "Ölmek için değil, olmak için doğuyoruz" derken, ölümün aslında "oluş"un zirvede son bulması olduğunu biliyor ve bunun yaşıyordu.