Bizim kuşak dünyadaki yerini bulacak kadar özgür yetişmedi. Bizlere yerimiz gösterildi. Elbette kaba ve sevgisiz biçimde yapılmadı ya da alenen söylenmedi ama bizlerden herkes gibi olmamız beklendi.
Yalnız olduğumuzu düşünüyorum. İnsan ilişkileri birinin eksikliği nedeniyle değil; amaçlarımızın ve beklentilerimizin farklılığı nedeniyle yaşadığımız bir yalnızlık biz kültürel anlamda yalnızız. Kendi isteğimizle 100 yaşında arabalar kullanıyoruz, ikinci el tişörtlerimizin çalışırken yırtılan yerlerini yama yapıyoruz. Biz zenginliğimizi diktiğimiz ağaçlar, korulukta avarelik yapmaya harcadığımız zaman ve ailecek yedigimiz yemeklerle ölçüyoruz. Bu seçimlerin doğasında sosyo-kültürel bir yalnızlık var. Bununla birlikte bu seçimlerimizde ne kadar ısrarcı olursak, benzer seçimler yapan insanlarla iletişim kurma sıklığımız da o kadar artıyor.
Batan güneşi izleyemeden, ılık ılık yağan haziran yağmurun altında oturamadan veya herhangi bir şeyden keyif duymaya zaman bulamadan geçen günleri düşünmüyoruz.