Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Benjamin Farrington

Benjamin FarringtonDarwin Gerçeği - Darwin Gerçekte Ne Dedi yazarı
Yazar
9.6/10
4 Kişi
8
Okunma
1
Beğeni
725
Görüntülenme

En Eski Benjamin Farrington Sözleri ve Alıntıları

En Eski Benjamin Farrington sözleri ve alıntılarını, en eski Benjamin Farrington kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
A Haber, sen misin?
... Piskopos Wilberforce, Darwin (evrim)'i savunan Huxley'e şöyle sormuş: "Peki ama büyük babasının maymun olduğuna inanan kişinin büyük annesinin de maymun olması gerekmez mi?" Bilgin Huxley, alayı ciddiye almış, bilgece göğüsleyerek yanıtlamış saldırıyı: "Hayatın gerçeklerini bulup ortaya çıkarmak için uğraşanları böylesi söz oyunlarıyla karalayan soylu "insan"lardan olmaktansa, kendini (haddini) bilen, gerçeğe saygılı "maymun" soyundan gelmiş olmayı yeğlerdim" demiş. Gazeteler hemen manşeti basmış: "Darwinci bilgin [maymundan geldiğini] nihayet kabul etti."
Sayfa 8 - Cep/Düşün YayınlarıKitabı okudu
“Dünyanın oluşmasından bu yana geçen uzun çağlar boyunca ve belki de insanoğlunun tarihinin başlangıcından milyonlarca yıl öncesinde, sıcakkanlı bütün hayvanların “BÜYÜK SEBEP”in tüm özelliklerini öngördüğü tek bir kökten çıktıklarını; yine aynı başlangıçtan yeni organlar, yeni eğilimler, yeni yönelimler, yeni duyarlıklar, duyular, beceriler geliştirme gücünü kazandıkları ve böylece kendi yaşamlarını zamanla daha iyiye götürdükleri bir yana, başarılarını kendilerinden sonraki kuşaklara beceresini de elde ettiklerini, dolayısıyla sonsuza kadar sürecek bir dünyanın parçacıkları olduklarını düşünmek, acaba gerçeklerden uzaklaşmak mı olur?”
Sayfa 20 - Cep/Düşün YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Lyell'e göre dünyayı içinde bulduğumuz durum, yavaş fakat sürekli bir değişme sürecinin sonucudur. Yeryüzü kaya katmanlarında bulgulanan hayvan ve bitki fosillerinin değerlendirilerek sınıflandırmaya gidilmesi doğaldır.
Sayfa 23 - Cep/Düşün YayınlarıKitabı okudu
Lyell, buna dayanarak yeryüzü tarihini şu çağlara ayırmaktaydı: (1) Paleozoik: Suda yaşayanların ve sürüngenlerin eski yaşam biçimlerini içeren ilk çağ; (2) Mezozoik: Biyoloji tarihinde kuşların ve memelilerin yeryüzünde görülmeye başladıkları bir orta çağ; (3) Senozoik: Yeni yaşam biçimlerinin ön plana çıktığı, memelilerin egemen duruma geçtiği son çağ.
Sayfa 24 - Cep/Düşün YayınlarıKitabı okudu
Bu üçüncüsünü de kendi içinde üç döneme ayırıp sırasıyla şöyle tanımlıyordu: (i) Eosen: Yeni yaşam biçimlerinin başlangıcı; (ii) Miyosen: Yeni yaşam biçimlerinin sayıca kalabalıklaştığı, fakat biyolojik hayatın tümü dikkate alındığında ancak sınırlı bir oranda gerçekleşmiş bulunduğu dönem; (iii) Pliyosen: Yeni yaşam biçimlerinin, eski yaşam biçimlerini sayıca gölgede bıraktığı dönem.
Sayfa 24 - Cep/Düşün YayınlarıKitabı okudu
Darwin'in Beagle'ın Yolculuğu adlı kitabından
"Dünyamızın uzun geçmişine ilişkin çok sayıda kanıtlar arasında, üzerindeki canlıların geniş çapta ve pek çok kereler yinelenmiş toplu yokoluşları kadar şaşırtıcı olanı yoktur."
Sayfa 24 - Cep/Düşün YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Planarya Rejenerasyonu
Beş yıllık yolculuğunun sonunda, Güney Yarıküre'nin çeşitli yörelerinde toprakta yaşayan Planaria cinsinin en az on iki türü üzerinde ayrıntılı bilgi toplamıştı. Bir keresinde, sülüğü andıran bu hayvanı enine keserek iki parçaya ayırdı. İki hafta içinde, hayvanın her iki parçası da yitirdikleri öteki yarımlarını yeniden geliştirme yönünde bir hayli yol almıştı. Bölme ameliyatından 25 gün sonra ise, ortada artık iki ayrı hayvan bulunduğunu söylemek mümkündü. Darwin bu denemenin sonucunda şu gözlemi yapıyordu: "Bu çok iyi bilinen bir deneydir. Ama doğrusu, hayvanın kesilerek ayrılmış alt ucunun öteki tüm temel organlarını geliştirmesini gözlemlemek bütün ilgi çekiciliğini koruyor."
Sayfa 32 - Cep/Düşün YayınlarıKitabı okudu
Asıl sorun, eski türlerin tükenmesi, yerlerine yenilerinin gelmesi değildi. Yeni türler bu anlamda eskilerinin yerlerini almıyor, onlardan inerek türleşiyorlardı. Buna bilimsel dilde, “değişerek türleşme” (descent with modification) ilkesi adı verilmekteydi. Darwin için sorun, değişimlerin nasıl gerçekleştiği idi. Bu konuyu, Türlerin Kökeni’nde işleyecekti.
Sayfa 36 - Cep/Düşün YayınlarıKitabı okudu
“Şiddetli bir deprem, alıştığımız doğal çevreyi altüst eder. Maddi varlığımızın simgesi olan yeryüzü ayağımızın altında sallanmaktadır. Güvenimizi bağladığımız bu topraklar, sanki akışkan bir sıvının incecik kabuğu gibi kaymaktadır. Güvensizlik duygusu bir anda tüm benliğimizi sarmıştır. Hem de, saatler boyu sürdürülecek düşünce dizilerinin oluşturamayacağı bir ölçekte!"
Sayfa 38 - Cep/Düşün YayınlarıKitabı okudu
“Böyle bir deprem, herhangi bir ülkenin bütün zenginliklerini bir anda yerle ir etmeye yeter de artar bile. Eğer İngiltere’nin altındaki şimdi durgun yeraltı güçleri daha önceki jeolojik çağlardaki etkinliklerini yeniden gösterecek olsalar, ülkenin içinde bulunduğu koşullar kim bilir ne köklü değişmelere uğrardı!"
Sayfa 38 - Cep/Düşün YayınlarıKitabı okudu
33 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.