Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Benjamin Farrington

Benjamin FarringtonDarwin Gerçeği - Darwin Gerçekte Ne Dedi yazarı
Yazar
9.6/10
4 Kişi
8
Okunma
1
Beğeni
722
Görüntülenme

Benjamin Farrington Sözleri ve Alıntıları

Benjamin Farrington sözleri ve alıntılarını, Benjamin Farrington kitap alıntılarını, Benjamin Farrington en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Sosyal Darwincilik” adı verilen bu düşünce akımı, yakın tarihteki en utanç verici sayfaların gerisindeki egemen düşüncedir. Bu düşünceden yola çıkıldığında şöyle bir mantık silsilesinin izlenmesi doğal sayılmaktadır: “Mademki en güçlülerin yaşaması Doğa’nın yasasıdır ve mademki Doğa’nın bu yasası toplumsal yaşamı da yönlendirmektedir, o halde zayıfların ortadan kaldırılması [ya da daha açık deyimiyle soykırım için] yeterli gerekçe var demektir.” Nazilerin bu tezden yeterine yararlandıklarını eklemeye hiç gerek yok sanırım.
Sayfa 106 - Cep/Düşün YayınlarıKitabı okudu
Beyin olmadan, zihinsel boyutun da varlığı söz konusu olamazdı. Fakat beyin, biyolojik evrimin son ürününü; zihin ise sosyal evrimin başlangıcını belirlemektedir. İnsanın evrimi işte bu ikinci boyutla ilgilidir.
Sayfa 121 - Cep/Düşün YayınlarıKitabı okudu
Reklam
“Böyle bir deprem, herhangi bir ülkenin bütün zenginliklerini bir anda yerle ir etmeye yeter de artar bile. Eğer İngiltere’nin altındaki şimdi durgun yeraltı güçleri daha önceki jeolojik çağlardaki etkinliklerini yeniden gösterecek olsalar, ülkenin içinde bulunduğu koşullar kim bilir ne köklü değişmelere uğrardı!"
Sayfa 38 - Cep/Düşün YayınlarıKitabı okudu
Yalın bir benzetme yaparsak, biyolojik evrim arabayı arkasından itmektedir. Amaç ve bilinç belirten sosyo-psikolojik [kültürel] seçilim ise arabayı önden çekmektedir.
Sayfa 122 - Cep/Düşün YayınlarıKitabı okudu
Değişmeyen Canlı Türleri Var mıdır?
Yasa koyucu, hertürlü hüneri kendisinde toplamış bir Yaratıcı olarak, daha sonra ortaya çıkabilecek bilimsel ve teknik sorunları da hesaba katmış, her çevrede yaşayacak canlıları buna göre yaratmıştı. Oysa, yerbilimi ve biyoloji alanlarındaki bilgi birikiminin artışına karşılık, değişmeyen çevrelere, yahut yaratıldığından bu yana değişme ihtiyacı göstermeyecek mükemmellikteki canlı türlerin varlığına ilişkin hiçbir kanıt elde edilmiş değildir. Bilim, bunun tam tersine, yaşam çevresinin sürekli değişmekte olduğunu, çevre ile canlı arasında kaçınılmaz bir bağımlılık bulunduğunu göstermiştir. Çevredeki değişmeler sayısız canlı türünün tükenmesine yol açmıştır. Bilim, giderek, birgün kendileri de yokolmağa hükümlü yeni canlı türlerinin nasıl ortaya çıktıkları sorusuna bir açıklama getirebilmiştir. İşte Darwin, yeni yaşam biçimlerinin ortaya çıkışını yöneten bu yasaları araştırıyordu. Paley'in kitabı ona bu konuda ancak «Nuh'un Gemisi» düzeyinde yardımcı olabilirdi.
Sayfa 56-57
Darwin'in Bağışlanamayan Günahı
Yazar Farrington'un üzerinde pek fazla durmadığı bir tarihi gerçeği de çevirmenler olarak biz açıklamaya çalışalım: Fırtınalı tartışmaların, «Maymuncu Darwin» suçlamasının asıl kaynağı nedir? Daha doğrusu, Darwin'in bağışlanamayan büyük günahı neydi? Türlerin Kökeni ile evrim kuramını derleyip kanıtlamak yolunda büyük katkıda bulunan Darwin, «insanlığın evrimi»ni de aynı doğal seçilim ya da ayıklanma ilkeleriyle açıklamağa çalışmakla büyük bir yanılgıya düşmüştü. Gerçek öyle ki, büyük bilgin Darwin, kültür olgusunu, yani insan gerçeğinin ikinci ama önemli yarısını, aşamasını hiç anlayamamış; «düşünceyi, insan beyninin bir salgısı» olarak görmüştür, sonuna değin. Bu salgı'nın, neden dolayı, söz gelişi, İngiltere'de İngilizce, Paris'te Fransızca, Anadolu'da Türkçe konuştuğunu ne sormuş ne yanıtlamış! Darwin'in yanılgısı, bağışlanmayacak kadar büyük bir günah değildi. Ona gelinceye kadar bilim tarihi ne yanlışlar, ne yanılgılar görmüştür! Ancak, Darwin, asıl başarılı olduğu evrim kuramına ilişkin, kanıt ve katkılarıyla kutsal kitaplardaki «yaratılış» (tekin = genesis) öyküsüne ters düşmüş, Tanrı sözüne gölge düşürmüştür. İşte onun halk vicdanında bağışlanmayan bu günahı, bilim alanındaki o sevabından ileri gelmekteydi. «Yaratılış» inancını yıkmasaydı bugün belki de kimse uğraşmazdı Darwin ile.
Sayfa 11 - Çevirenlerin Önsözü'nden
Reklam
Biyolojik türlerde, bireysel yaşamlarını sürdürme başarısını elde edebilecek sayının çok ötesinde nüfus artışları gerçekleşmektedir. Dolayısıyla aralarındaki yaşam savaşımı sıkça yinelenen bir süreç görünümündedir. Demek ki, yapısındaki en küçük farklılıklar bile değişen yaşam koşullarında yarar sağladığında bireylerin yaşama şansı yükselecektir. Öyleyse, bu tür farklılıklar doğa tarafından seçilmiş olacaktır.
Sayfa 57 - Cep/Düşün YayınlarıKitabı okudu
Zamanla, ortadaki ada ve üstündeki tepecik yavaş yavaş sulara gömülürken, çevresindeki mercan halkasının kalınlığı ise giderek artar. Çünkü polipler yalnızca sığ sularda yaşayabilir, etkinliklerini ancak bu derinliklerde sürdürebilir. Sonunda ada bütünüyle sulara gömülür ve mercan kayalıklarının ortasında bir gölcük kalır. Atol’ün iç kısmındaki bu gölcük, kıyıdan başlayarak tatlı bir meyille derinleşir. Oysa kayalıkların dış çevresi okyanus tabanına dikine inen bir duvar oluşturmaktadır. Bunun nedeni, yumuşak mercanların okyanusun yüzeyindeki dalgalı ve çalkantılı sularda en etki durumda olmasıdır. Böyle sularda daha fazla oksijen, daha fazla yiyecek ve daha fazla kalsiyum karbonat bulunmaktadır.
Sayfa 42 - Cep/Düşün YayınlarıKitabı okudu
A Haber, sen misin?
... Piskopos Wilberforce, Darwin (evrim)'i savunan Huxley'e şöyle sormuş: "Peki ama büyük babasının maymun olduğuna inanan kişinin büyük annesinin de maymun olması gerekmez mi?" Bilgin Huxley, alayı ciddiye almış, bilgece göğüsleyerek yanıtlamış saldırıyı: "Hayatın gerçeklerini bulup ortaya çıkarmak için uğraşanları böylesi söz oyunlarıyla karalayan soylu "insan"lardan olmaktansa, kendini (haddini) bilen, gerçeğe saygılı "maymun" soyundan gelmiş olmayı yeğlerdim" demiş. Gazeteler hemen manşeti basmış: "Darwinci bilgin [maymundan geldiğini] nihayet kabul etti."
Sayfa 8 - Cep/Düşün YayınlarıKitabı okudu
İnsan toplulukları, hayali birtakım doğal güçlere boyun eğerek değil, sayısal kuşaklar boyunca alınan kararlar, girişilen planlı eylemler, belirlenen amaçlar ve yaratıcı zekâ yoluyla, kısacası doğal çevreye karşı yürütülen bir savaşım ve kazanılan başarılar sonucunda, insan eliyle oluşturulmuştur.
Sayfa 97 - Cep/Düşün YayınlarıKitabı okudu
33 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.