Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Benjamin Farrington

Benjamin FarringtonDarwin Gerçeği - Darwin Gerçekte Ne Dedi yazarı
Yazar
9.6/10
4 Kişi
8
Okunma
1
Beğeni
721
Görüntülenme

Benjamin Farrington Sözleri ve Alıntıları

Benjamin Farrington sözleri ve alıntılarını, Benjamin Farrington kitap alıntılarını, Benjamin Farrington en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
A Haber, sen misin?
... Piskopos Wilberforce, Darwin (evrim)'i savunan Huxley'e şöyle sormuş: "Peki ama büyük babasının maymun olduğuna inanan kişinin büyük annesinin de maymun olması gerekmez mi?" Bilgin Huxley, alayı ciddiye almış, bilgece göğüsleyerek yanıtlamış saldırıyı: "Hayatın gerçeklerini bulup ortaya çıkarmak için uğraşanları böylesi söz oyunlarıyla karalayan soylu "insan"lardan olmaktansa, kendini (haddini) bilen, gerçeğe saygılı "maymun" soyundan gelmiş olmayı yeğlerdim" demiş. Gazeteler hemen manşeti basmış: "Darwinci bilgin [maymundan geldiğini] nihayet kabul etti."
Sayfa 8 - Cep/Düşün YayınlarıKitabı okudu
Lyell'e göre dünyayı içinde bulduğumuz durum, yavaş fakat sürekli bir değişme sürecinin sonucudur. Yeryüzü kaya katmanlarında bulgulanan hayvan ve bitki fosillerinin değerlendirilerek sınıflandırmaya gidilmesi doğaldır.
Sayfa 23 - Cep/Düşün YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Biyolojik türlerde, bireysel yaşamlarını sürdürme başarısını elde edebilecek sayının çok ötesinde nüfus artışları gerçekleşmektedir. Dolayısıyla aralarındaki yaşam savaşımı sıkça yinelenen bir süreç görünümündedir. Demek ki, yapısındaki en küçük farklılıklar bile değişen yaşam koşullarında yarar sağladığında bireylerin yaşama şansı yükselecektir. Öyleyse, bu tür farklılıklar doğa tarafından seçilmiş olacaktır.
Sayfa 57 - Cep/Düşün YayınlarıKitabı okudu
Zamanla, ortadaki ada ve üstündeki tepecik yavaş yavaş sulara gömülürken, çevresindeki mercan halkasının kalınlığı ise giderek artar. Çünkü polipler yalnızca sığ sularda yaşayabilir, etkinliklerini ancak bu derinliklerde sürdürebilir. Sonunda ada bütünüyle sulara gömülür ve mercan kayalıklarının ortasında bir gölcük kalır. Atol’ün iç kısmındaki bu gölcük, kıyıdan başlayarak tatlı bir meyille derinleşir. Oysa kayalıkların dış çevresi okyanus tabanına dikine inen bir duvar oluşturmaktadır. Bunun nedeni, yumuşak mercanların okyanusun yüzeyindeki dalgalı ve çalkantılı sularda en etki durumda olmasıdır. Böyle sularda daha fazla oksijen, daha fazla yiyecek ve daha fazla kalsiyum karbonat bulunmaktadır.
Sayfa 42 - Cep/Düşün YayınlarıKitabı okudu
Toplu Yok Oluşlar
Dünyamızın uzun geçmişi konusundaki çok sayıda kanıt arasında, canlıların geniş çapta ve pek çok kereler yinelenen toplu yokoluşları kadar şaşırtıcı olanı yoktur.
Sayfa 38
Virchow, daha 1855 yılında, omnis cellula e cellula – Her hücre, bir başka hücreden [gelir] – ilkesinin geçerliliğini göstermiş bulunuyordu.
Sayfa 77 - Cep/Düşün YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bu üçüncüsünü de kendi içinde üç döneme ayırıp sırasıyla şöyle tanımlıyordu: (i) Eosen: Yeni yaşam biçimlerinin başlangıcı; (ii) Miyosen: Yeni yaşam biçimlerinin sayıca kalabalıklaştığı, fakat biyolojik hayatın tümü dikkate alındığında ancak sınırlı bir oranda gerçekleşmiş bulunduğu dönem; (iii) Pliyosen: Yeni yaşam biçimlerinin, eski yaşam biçimlerini sayıca gölgede bıraktığı dönem.
Sayfa 24 - Cep/Düşün YayınlarıKitabı okudu
“Dünyanın oluşmasından bu yana geçen uzun çağlar boyunca ve belki de insanoğlunun tarihinin başlangıcından milyonlarca yıl öncesinde, sıcakkanlı bütün hayvanların “BÜYÜK SEBEP”in tüm özelliklerini öngördüğü tek bir kökten çıktıklarını; yine aynı başlangıçtan yeni organlar, yeni eğilimler, yeni yönelimler, yeni duyarlıklar, duyular, beceriler geliştirme gücünü kazandıkları ve böylece kendi yaşamlarını zamanla daha iyiye götürdükleri bir yana, başarılarını kendilerinden sonraki kuşaklara beceresini de elde ettiklerini, dolayısıyla sonsuza kadar sürecek bir dünyanın parçacıkları olduklarını düşünmek, acaba gerçeklerden uzaklaşmak mı olur?”
Sayfa 20 - Cep/Düşün YayınlarıKitabı okudu
Lamarck’ın düşüncesine göre, yeni ihtiyaçlar yeni organların gelişmesine yol açar; yeni organlar kullanıldıkları oranda gelişimlerini sürdürür; bu tür kazançlar kuşaktan kuşağa aktarılır. Buna karşılık, organların kullanım dışı kalması zamanla körelerek yok olmalarına yol açar. Lamarck bu görüşleriyle, organizmaların kendi kendilerini geliştirme eğilimini ya da gizilgücünü kendi içlerinde taşıdıkları yolunda bir tez ortaya atıyordu.
Sayfa 74 - Cep/Düşün YayınlarıKitabı okudu
Doğal seçilim, kalıtımsal küçük farklılıkların birikimi yoluyla gerçekleşir.
Sayfa 58 - Cep/Düşün YayınlarıKitabı okudu
33 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.