Betty Friedan sözleri ve alıntılarını, Betty Friedan kitap alıntılarını, Betty Friedan en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“ Annelerimizi çok sevsek bile düş kırıklıklarını görmezlikten gelemiyorduk. Acaba onların bize aşırı bağlılığına, bizim ve babalarımızın yaşamını yönetme isteklerine, günlerini alışveriş yaparak ya da onları hiçbir zaman doyurmayacak şeyler isteyerek geçirmelerine yol açan boşluğu anlıyor muyduk, yoksa bundan nefret mi ediyorduk? Gariptir, kızlarını seven annelerin çoğu da kızlarının kendilerine benzemesini istemez.
Her ne kadar annelerimiz bizim kendimizi yetiştirmemiz için savaştıysa da, kendilerine tanınmayan meslek sahibi olma hakkına sahip çıkmamız için bizleri teşvik ettilerse de, bize nasıl olabileceğimiz konusunda doyurucu bir örnek verememişlerdir. Sadece bize yaşantılarının boşluğunu, eve, çocuklara, yemek yapmaya ve oyun oynamaya bağlı kalmanın yeterli olmadığını anlatmaya çalıştılar. Anneler kızlarına kısaca: “Benim gibi sadece bir ev kadını olarak kalma” derlerdi. Ama kızların çoğu annelerinin yaşantısından ders çıkaracak yerde, annelerinin koca ve çocuklarının sevgisinin bilincine eremeyecek kadar engellenmiş oldukları düşüncesiyle, onların kadın olarak beceremedikleri şeyi kendilerinin yapabileceklerini “kadınca mutlu olacaklarını” sandılar. “
“ Eğer kadınlar gerçekten inansalar toplumumuzda tam kişilikli insanlar olarak yaşamalarını engelleyen her şeyin değiştirilmesi gerekirdi. Ve kadınlar bir kez kadınlığın gizeminden kurtulup kendilerini birer insan olarak ciddiye almaya başladıklarında yerlerinin yanlış bir temel üzerinde olduğunu göreceklerdi. “
“ Genellikle denilebilir ki, bir kadın ne denli “çocuksu” kalır, kendi kendine karar almakta ne denli güçlük eder, davranışlarını yöneltmekte anne-babasına ne denli bağımlılık duyar, ya da manevi bağımsızlıktan ne denli uzak kalırsa, ileride kuracağı yuvaya bağlılık göstermekte de, erkeğe göre, o denli başarılı olur. Hiç kuşkusuz, kadınların üstüne titrenmesi ve korunmaları kadınlarda genelleşmiş bir bağımlılık duygusu uyandırır ve bu, hâlâ birçok ataerkil özellikler gösteren toplumumuzda, baba evinden koca evine geçişi kolaylaştırır. “
“ Herkes gibi olma eğilimi, hayata uyum eğitimine bir çok şekillerde yerleştirilmiştir. Yalnızca herkese uyum sağlamayı öğrenmekte zihni zorlayan bir güçlük yoktur. “
"İnsan davranışını hayvandan, insanı makineden ayıran şey, insanın hayatını gelecekteki amaçlara yönelik olarak düzenleyebilme yeteneğidir. Yani o, dünyanın kendisine şekil vermesini beklemeyip, dünyanın yapıcısı olabilmektedir."
What if those who choose the path of “feminine adjustment” -evading this terror by marrying at eighteen, losing themselves in having babies and the details of housekeeping- are simply refusing to grow up, to face the question of their own identity?