Boris Efimovich Groys bir sanat eleştirmeni, medya teorisi ve filozof. Halen New York Üniversitesinde Rus ve Slav Çalışmaları alanında Dünyaca Ünlü Profesör ve Karlsruhe, Almanya'da bulunan Karlsruhe Sanat ve Tasarım Üniversitesi'nde kıdemli araştırma görevlisidir.
“Müze, hâlâ bize geçmişin siyasi ve toplumsal eşitlik temalı çalışmalarını hatırlatan, çağdaş beğeni diktatörlüğüne direnmeyi öğreten ilk ve önde gelen tek yer."
“Avangart sanat, belirli bir buıjuva beğenisini (örneğin Bourdieu’nun öne sürdüğü gibi) ifade ettiği için değil bir bakıma hiçbir beğeniyi -hiçbir kamusal beğeniyi, bireysel beğeniyi, hatta sanatçılann kendi beğenilerini bile- ifade etmediği için, elitist düşünen azınlığın sanatıdır.
Avangart sanat elitisttir çünkü halkın maruz bırakılmadığı bir baskı ve zorlama altında doğmuştur. Halk açısından her şey -veya en azından çoğu şey- yeni olabilir çünkü bunlar hâlihazırda müze koleksiyonlarına girmiş bile olsalar henüz bilinmemektedir. Bu gözlem, -yeni ve öteki arasındaki veya yeni ile farklı arasındaki yeni fenomeninin daha iyi kavranabilmesini sağlamak açısından gerekli merkezi ayrımı yapmaya yol açar.”
“Modern yazarların ve sanatçıların büyük bir
çoğunluğunun yoğun nefret duyduğu yerler, kütüphane ve müzedir. Rousseau, ünlü antik İskenderiye Kütüphanesi’nin yıkılışına hayrandır; Goethe’nin Faust’u, kütüphaneden (ve oradaki kitapları okuma zorunluluğundan) kaçabilme vaadi karşılığında şeytanla imzalanan
anlaşmaya dayanarak yazılmıştır. Modern sanatçıların ve kuramcıların metinlerinde müze çok kereler sanat mezarlığı, müze küratörleri ise
mezar kazıcılar olarak betimlenmiştir.”
Günümüz sanat dünyasında teorik zemin üzerine inşa edilen açıklamaların, eserlerin etkisinden bile daha önemli hale geldiği aşikar. Basın bültenleri, sergi metinleri ve eser çözümlemeleri arasında mekik dokuyan terimler ve kodlanmış referanslar, bu konularda derinlemesine bir bilgi sahibi olmayan sıradan izleyici için adeta bir yapboza, hatta