Galiba toplum olarak bazı anlık küçük şeyler biz de çok uzun alışkanlıklar yapıyor. Bu masal ve hikayelerle hayata devam ediyoruz biz kocaman insanlar. Biraz büyüdükçe masalların içerikleri de bize endeksli olarak derinleşiyor, daha bir kalitesi artıyor.
Sözcüler üzerine kurulmuş mekanlarda, kavram ve ideolojik karmaşaların altını üfleyerek yanlışları daha büyük ateş haline getirmek için olanca gücümüzle uğraşıyoruz.
Bugünün Türkiye'sinde yaşıyor olsaydı şiirleri de bugünleşir miydi acaba?
Bedava yaşıyoruz bedava
Hava bedava bulut bedava
Dere tepe bedava
Yağmur çamur bedava
Tren paralı, ceset karalı
Mezar yeri bir milyar
Ölmek!
Bedava
Bedava yaşıyoruz bedava
Hava bedava, su parayla!
Evet bedava yaşıyoruz, harbiden bedava...
Dünyanın çok az yerinde yaşam böylesine ucuz, böylesine bedavadır her halde!
Peki neden ısrarla ve inatla yüzümüz çarpık diye aynaya kızmaya devam ediyorduk? Peki neden seçim zamanları üç dört cilalı lafa, birkaç kuruşluk alışveriş çeklerine kanıp, yarınlarımız, geleceğimizin güvencesi, teminatı olan oylarımızı bu kadar ucuza satıyorduk?
Galiba kendi dünümüze, kendimize hala yabancı, uzak oluşumuzdan...
Öğrenmeyi bilmeyişimizden!
Öfke bu, dinler mi yer, mekan, zaman, çağ, rüya, hayal, öykü ya da roman, hiç fark etmez, o her yerdedir. Bulduğu an var olma gıdasını hiç affetmeden son zerresine kadar sömürür elde ettiği sermayeden...