Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Chris Harman

Chris HarmanHalkların Dünya Tarihi yazarı
Yazar
8.5/10
54 Kişi
210
Okunma
19
Beğeni
2.193
Görüntülenme

En Beğenilen Chris Harman Sözleri ve Alıntıları

En Beğenilen Chris Harman sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Chris Harman kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Yoksulların ihtiyaçlarını hiç kimsenin gidermemesi dünya üzerindeki en büyük iğrençliktir... Bizim hükümdarlarımız ve yöneticilerimiz, her türlü tefecilik, hırsızlık ve soygunculuğun dibine batmışlardır... Yoksul çiftçiyi ve zanaatkârı ezmektedirler... Eğer o zavallı insanlardan birisi yasanın en küçük bir zerresine, bir başlığına karşı gelse, bunun cezasını çekmelidir. Bütün bunlara Dr. Yalancı (Luther), 'Amin' diyor.
Sayfa 191Kitabı okudu
Tutumlar, 18. yüzyılın sonlarında Avrupalı göçmenler, mülkiyet ve toprak kullanımı konusunda Kızılderili nüfusla daha fazla çatışmaya başlayınca değişti. Kızılderilileri, 'kana susamış canavarlar' olarak nitelemek giderek daha çok arttı; 'onlardan giderek, esmer paganlar, güneşten yanmış cahiller, bakır-renkli haşarat ve 18. yüzyılın sonlarında da kızılderili olarak söz etmek yaygınlaştı. Irkçılık, Afrika köleliğine mazeret bulmak çabasıyla, dünyadaki bütün insanları, "beyaz', 'siyah, kahverengi, 'kızıl' ya da 'sarı' diye bir yere oturtmaya varan, tam gelişmiş bir inanç sistemine evrimleşti! - Her ne kadar pek çok Avrupalı pembemsi kızıl pek çok Afrikalı kahverengi, pek çok Güney Asyalı yine pek çok Avrupalı gibi kumral olsa da ve Amerikan yerlileri kızıl, Çinli ve Japonlar sarı olmasa da!
Sayfa 252-253Kitabı okudu
Reklam
(...), Friedrich Engels ve Karl Marx çok yetenekli insanlardı. Ancak bu kadar muazzam bir etki yaratmış olmalarının nedeni, Platon ya da Aristotales'e, Konfüçyüs ya da Buda'ya, Tarsuslu Pavlus ya da Muhammed peygambere, Voltaire ya da Rousseau'ya tarihteki yerlerini garanti eden dehaları gibi yalnızca kişisel dehaları değildi. Onlar bir dönemin bütün çelişkilerinin bir araya geldiği bir zamanda ve yerde yaşadılar ve onların elinde başkalarının sahip olmadığı bir şey vardı: Bu çelişkileri yalnızca görmelerine değil, aynı zamanda açıklayabilmelerine olanak veren bir entelektüel gelenek ve bilimsel ilerleme yaklaşımına sahiptiler.
Sayfa 321Kitabı okudu
Rusya'nın hamleleri, her ne kadar, Avusturya ve Prusya gibi, kendi ülkelerindeki devrimi ezmek için hâlâ Rusya'nın ordularına güveniyor olsalar da, Batı Avrupa egemenlerini korkutmaya başladı. Onların, Birinci Dünya Savaşı'nın 1914 yılında başlamasına kadar Rusya'nın yayılmasına engel olmak üzere, Osmanlı İmparatorluğu'nu ayakta tutmak istemeleri 'Doğu Sorunu' diye bilinir oldu. Bu çabaların en önünde Britanya hükümetleri yer alıyordu. Osmanlı egemenlerini desteklemeleri onlara yalnızca -kuzey Hindistan'da kendi yönetimlerine bir tehdit olarak gördükleri- Rusya'nın gücünü kontrol etmeyi değil, aynı zamanda Osmanlıların Britanya mallarının Ortadoğu ve Balkanlardaki pazarlara serbestçe girmesine izin vermesini sağlıyordu.
Sayfa 355Kitabı okudu
(...) Osmanlı Türkleri, batı Avrupa'nın kapısının eşiğinde büyük bir yükselen güçtü. 1453 yılında Konstantinopolis'i fethettikten sonra, 1517'de Kahireyi, 1528'de Cezayir'i ve 1526'da Macaristan'ı aldılar ve 1529 da ve ikinci kez 1683'te Viyana'yı kuşattılar. Osmanlı İmparatorluğu Reformasyon Avrupa'sının diplomatik oyunlarında ve askeri koalisyonlarında sürekli bir aktördü ve kültürü, dönemin edebiyatında büyük beğeni görüyordu. Osmanlı İmparatorluğu ile Hindistan'daki Moğol (Mugal) İmparatorluğu arasında, görkemiyle ziyaret eden Avrupalıları hayretler içinde bırakan, yeni başkenti İsfahan ile İran'ın Safevi İmparatorluğu yer alıyordu.
Sayfa 221Kitabı okudu
Eski Roma'da ayaklanmalar ezilenleri savunanlara iki binyıl boyunca ilham kaynağı oldu. Gracchus kardeşler 1789-94 Fransız Devrimi'nde aşırı sol tarafından selamlandı. Karl Marx Spartaküs'ü en sevdiği tarihsel figür olarak tanımladı ve Rosa Luxemburg'un liderliğindeki Alman devrimciler 1919 yılında kendilerini Spartakist Birlik olarak adlandırdı.
Reklam
Ortaçağ Avrupa'sında Yahudilere karşı derin bir düşmanlık vardı. Ancak bu, tamamen Hıristiyan bir toplumda Katolik olmayan tek grup Yahudiler olduğu için, doğuştan gelen sözde fiziki ve zihinsel özelikler nedeniyle değil de din temeline dayanan bir düşmanlıktı. Onlara zulmedenler, eğer inançlarından vazgeçerlerse onlara ilişmezlerdi. Söz konusu olan irrasyonel bir dinsel nefretti, irrasyonel biyolojik ırkçılık değildi. Bu ancak, köle ticaretiyle birlikte ortaya çıktı.
Sayfa 251Kitabı okudu
Uygarlığın ortaya çıkışı genellikle insanlık tarihinde ileriye doğru atılan büyük adımlardan biri ve tarihi tarih öncesinden ayıran adım olarak düşünülür. Ancak, nerede olduysa orada diğerlerinin emeği üzerinden geçinen ayrıcalıklı bir azınlıkla beraber ilk sınıfsal ayrışmaların ortaya çıkması ve bu azınlık yönetiminin toplumun geri kalanına kabul ettirilmesi için silahlı grupların, askerler ve gizli polislerin, bir başka deyişle devlet mekanizmasının oluşturulması gibi olumsuz değişiklikleri de beraberinde getirmiştir. Yalnızca Mezopotamya'da değil pek çok eski uygarlıkta, kölelik, bazı insanların başkalarının fiziksel olarak sahibi olması, bunun açık kanıtıdır.
Ögrenciler ve entelektüel gruplar arasında zaten bir 'Rönesans hareketi başlamıştı. Buna göre Çin'in geçmişinde, Batı Aydınlanmasıyla karşılaştırılabilecek düşüncelerin ortaya çıkmaya başladığı dönemler olmuş ancak bunlar Konfüçyüsçü Ortodoksluğun güçleri tarafından boğulmuştu. Hareket bu alternatif gelenekler üzerine oturmak, önde gelen figürlerinden birisi olan Hu Şih'in sözcükleriyle, 'insanlara, onları geleneğin prangalarından kurtaracak ve onlara yeni dünyada ve onun yeni uygarlığı içinde kendilerini rahat hissedecekleri yeni bir dünya görüşü benimsetmek' amacını taşıyordu. Bu ruh hali, Çin'in 'yeni tarz' eğitim kuruluşları içindeki yüz binlerce öğrenci ve öğretmen arasında yayıldı.
Sayfa 440Kitabı okudu
İnsanlar antik ya da Ortaçağ uygarlıkları hakkında konuşurken sık sık 'ülke' ya da 'millet' sözcüklerini kullanırlar. Ancak o zaman egemen olan devletler, modern 'ulus' devletten çok farklıydı. Bugün biz, bir ülkenin belirli sınırlar içinde coğrafi olarak süreklilik gösteren bir şey olduğunu itirazsız kabul ediyoruz. Onun (kimi zaman yerel farklılıklarla birlikte) tek bir vergi sistemi ve çeşitli bölgeler arasında gümrük engelleri olmayan tek bir yönetim yapısına sahip olmasını bekliyoruz. Ne kadar sınırlı olsa da belirli haklar karşılığında 'yurttaşlar'ının sadakatini talep ettiğini varsayıyoruz. Bir 'devleti olmamak', insanların kaçınmak için her şeyi yaptıkları bir kader oluyor. Biz ayrıca, hem yönetenlerin hem de yönetilenlerin konuştuğu tek bir ulusal dil (kimi zaman birden fazla) olduğunu kabul ediyoruz.
Sayfa 176-177Kitabı okudu
Reklam
Kadınlar toplumun sınıflar halinde kutuplaşması ve devletin ortaya çıkışıyla her yerde kaybetti. Statülerinde, Engels'in yüz yıldan fazla bir süre önce, 'kadın cinsinin dünya çapında yenilgisi' olarak nitelediği bir değişiklik oldu. Erkeklerle ortak karar veren konumundan, bağımlı ve boyun eğen konumuna sürüklendiler. Söz konusu boyun eğmenin gerçek doğası, bir sınıflı toplumdan diğerine ve her toplum içinde bir sınıftan diğerine büyük değişiklikler gösterdi. Bu öylesine evrensel bir şey haline geldi ki bugün bile genellikle insan doğasının değişmez bir sonucuymuş gibi ele alınır.
Çin harita yapımı yalnızca Avrupa'nın değil Arap Ortadoğu'sunun da çok ilerisindeydi. Son olarak, kitap üretimindeki ilerlemeler, tarihte ilk kez olmak üzere, büyükçe bir orta sınıfa yönelik bir edebiyatın yaratılmasına olanak sağlamıştı. Oyma kalıplarla yapılan baskı daha 9. yüzyılda kullanılmaya başlanmıştı. Gizemli bilgiler, almanaklar, Budist bilgileri, sözlükler ve tarih kitaplarının yanı sıra tüm Budist metinler, basılı borç senetleri, kimya ve eczacılık üzerine pratik el kitapları ortaya çıkmıştı. 11. yüzyıla gelindiğinde, muhtemelen Çin yazısının karakterlerinin büyük bir kısmı bu tekniği blok baskıdan daha çabuk ya da daha ekonomik kılmadığı için her ne kadar 15. yüzyıla kadar büyük çaplı baskı işlerinde kullanılmamış olsa da, tek tek karakterlerin yan yana getirilmesi sistemine dayalı hareketli harfler vardı. Her halükârda Çin, basılı kitaba Avrupa'dan beş yüzyıl önce sahip olmuştu ve yazılı söz küçük bir okumuş elitin ya da büyük manastırlarda yaşayanların ayrıcalığı olmaktan çıkmıştı. Gerek devlet okulları, gerek özel okullar, özellikle ülkenin yeni ekonomik kalbi olan aşağı Yangtze bölgesinde çok artmıştı. Bu bölgede yaşayan bir Çinli yazarın o sırada yazdığı gibi, 'Her köylü, zanaatkâr ve tacir kendi oğluna kitap okumayı öğretiyor. Tarlalarda çalışan koca ve karılarına yiyecek getiren çobanlar, eski zamanların adamlarının şiirlerini okuyabiliyorlar'dı.
Sayfa 117Kitabı okudu
710 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.