Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Christian Emden

9.3/10
3 Kişi
13
Okunma
0
Beğeni
646
Görüntülenme

Christian Emden Gönderileri

Christian Emden kitaplarını, Christian Emden sözleri ve alıntılarını, Christian Emden yazarlarını, Christian Emden yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bazı bariz bölgesel farklılıklar olsa da, kiliseye devam etme konusundaki düşüş, nüfusun politik kuruluş mitlerinin çetrefilliğini anlayacak kadar eğitim görmüş ve Alman ulus-devletinin siyasi istikrarından azami derecede yararlanan kesimi arasında gözlemleniyordu tam da: Bunlar tüccarlar, sanayiciler, üst düzey devlet memurları, bankacılar, üniversite profesörleri ve öğretmenlerdi. Kırsal kesimde yaşayan nüfus da dahil, alt sosyo-ekonomik sınıfın üyeleri için, aksine, kiliseye devam sosyal hayatın asli unsurlarından biri olarak kaldı. Bu, Nietzsche'nin ifadesiyle, nüfusun "devlet yönetiminin zorunlu ya da rastlantısal eksikliklerinin, ya da hanedanın çıkarlarının tehlikeli sonuçlarının” Sıkıntısını en çok çeken kesimiydi. Finansal gücün yoğunlaşmasının olduğu kadar Alman ekonomisinin uluslararası ticaret sistemiyle giderek daha fazla bütünleşmesinin de yarattığı tehdit altında, devleti ve siyasi eylemi kutsal olan tarafından yönetilen kutsal bir varlık olarak kabul ederek modernitenin tehditlerini telafi etme olasılığı en yüksek olan, yine nüfusun bu kesimiydi- "kıtlıklarda, mali krizlerde, savaşlarda” kaçınılmaz olarak "Tanrı'nın elini" gören ve hayatları Nietzsche'nin Tylor'ın kültürel antropoloji alanındaki çalışmalarında bulduğu arkaik kalıntılar tarafından yönetilen "henüz rüştünü ispat etmemiş kitle”ydi
Sayfa 195 - Kültür yayınlarıKitabı okudu
Ancak, Nietzche’ye göre, ezilenler ille de eşitsiz güç dağılımı yüzünden siyasi katılımları engellenenler değil, “cahiller”di. Eğitimsizlikleri yüzünden yanlış toplum sözleşmesinin kurban olmuşlardı ve siyasi statükoyu kabul etmelerinin dinsel zihniyetlerin etkisinden kaynaklandığının farkında değillerdi..
Sayfa 192 - Kültür yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Siyasal alanda arkaik bir unsur olarak varlığını sürdüren dinin toplumsal işlevi, devletin birliğini korumakdan ibarettir.
Sayfa 191 - Kültür yayınlarıKitabı okudu
Çünkü kayıp, yoksunluk, dehşet, güvensizlik dönemlerinde yani yönetimin sivil şahısların ruhsal acılarına dindirmek için doğrudan doğruya bir şey yapamadığı durumlarda, tek tek maneviyatları doyuran dindir: genel, önlenemez ve şimdi kaçınılmaz felaketlerde (kıtlıklar, para krizleri, savaşlar) din kitlenin sakin, sabırlı, güvenen bir tutum içinde olmasını sağlar. Devlet yönetiminin zorunlu ya da rastlantısal eksikliklerinin, ya da hanedanın çıkarlarının tehlikeli sonuçlarının, kavrayışlı kişi tarafından fark edildiği ve onu asileştirdiği her yerde, kavrayışsız kişiler tanrının parmakla işaret ettiğini gördüklerini söyleyecekler ve yukarıdan gelen bu talimatlara sabırla boyun eğeceklerdir: böylece Yurttaşlar arasındaki iç huzur ve gelişmenin sürekliliği korunmuş olacaktır….
Sayfa 190 - Kültür yayınlarıKitabı okudu
"Her şeyden önce, din 'yöne­teni yönetilenlerle birleştirir', başka deyişle, nihayetinde 'yöne­tilenlerin vicdanını yönetene teslim eden' siyasi bir kimlik yara­tır. İkinci olarak, din yönetilenler arasında, verili düzeni kuşkulu kılabilecek daha eleştirel bir siyasi güç kavrayışını engelleyerek, 'daha sert yönetim biçimlerinin kargaşası ve büyük sıkıntıları kar­şısında sükuneti ve politikanın kaçınılmaz kirliliği karşısında saflı­ğı güvenceye alma aracı olarak' hizmet eder. Son olarak, din aynı zamanda sıradan insanlara... bu durum karşısında çok değerli bir memnuniyet duygusu verir."
Sayfa 235 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları - Çeviren: Gamze Varım - I. Basım Ocak, 2013Kitabı okudu
'Kom­şu' bencillikten uzaklığı över, çünkü bu ona avantaj sağlar", böyle bir bencillikten uzaklık daha büyük bir ortak iyiliğin kavranması olduğu için değil.
Sayfa 225 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları - Çeviren: Gamze Varım - I. Basım Ocak, 2013Kitabı okudu
Reklam
Nietzsche 1872/73'e ait biraz tu­haf bir notta, Alman kültürünün "talihsizlikleri" olarak gördüğü şeylerin bir listesini yapmıştı: Hegel, Heine, savaşın yüceltilmesi ve "ulusal" olanın "siyasi humma"sı.
Sayfa 116 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları - Çeviren: Gamze Varım - I. Basım Ocak, 2013Kitabı okudu
İnsanın kendi yargısını evrensel yasa olarak görmesi bencilcedir ve bu bencillik kör, önemsiz ve basittir, çünkü henüz kendinizi kesfetmediğinizi ya da kendi kendinizin bir ideal yarattığını gösterir - bunun herkesin ideali olmasını bir kenara bırakın, asla başkasının bir ideali olamaz!
Sayfa 277Kitabı okudu
Yeryüzünde her ideali gerçekleştirmek için ne kadar bedel ödemek gerektiğini hiç kendinize sordunuz mu? Bu süreçte her zaman kaç tane gerçekliğin karalanması ve yanlış anlaşılması, kaç tane yalanın kutsanması gerektiriyor? Bir tapınak kurulacaksa, bir tapınağın tahrip edilmesi gerekiyor: bu yasadır - bana bunun geçerli olmadığı bir örnek gösterin!
Sayfa 269Kitabı okudu
Bilimde, haklı olarak söylendiği üzere, inançların yurttaşlık hakkı yoktur: ancak bir hipotezin alçakgönüllülüğü, deneysel bir bakış açısı, duzenleyici bir kurgu seviyesine inmeye karar verdikleri zaman, kabul gorebilirler ve hatta bilgi alanında belli bir değer kazanabilirler.
Sayfa 264Kitabı okudu
Reklam
Günümüzde tüm partilerin ortak yönü, demagojik karakterleri ve kitleleri etkileme niyetleridir; hepsi de, sözü edilen niyet yüzünden ilkelerini alfresco aptalliklarina dönüştürmek ve onları bu halleriyle duvara resmetmek zorundadırlar.
Sayfa 204Kitabı okudu
Ezilenler ille de eşitsiz güç dağılımı yüzünden siyasi katılımları engellenenler değil, "cahiller"di. Eğitimsizlikleri yüzünden yanlış toplum sözleşmesinin kurbanı olmuşlardı ve siyasi statükoyu kabul etmelerinin dinsel zihniyetlerin etkisinden kaynaklandığının farkında değillerdi.
Sayfa 192Kitabı okudu
Duygulara hitap etme gücü ulus mitiyle birleşen din, politik çıkarların daha geniş halk imgelemine aktarılmasına imkân verir; bu arada geniş halk imgelimi aynı zamanda, politik çıkarların formülasyonunu da etkileyebilir.
Sayfa 189Kitabı okudu
Biz nihayetinde geçmiş kuşakların bir sonucu olduğumuz için, onların yanılgılarının, tutkularının ve hatalarının ve hatta suçlarının da birer sonucuyuz; bu zincirden tamamen kopmak mümkün değildir. Söz konusu yanılgıları yargıladığımız ve kendimizi onlardan kurtulmuş saydığımızda, bizim onlardan geldiğimiz gerçeği ortadan kalkmış olmaz.
Sayfa 153Kitabı okudu
53 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.