Dovaleh G. tüm görkemiyle sahnede,karşısında sabırsız gözler var onun söyleyeceği tek kelimeyi bekleyen. Öyle mi sahiden?
.
Ne görkemli bir duruş onunkisi ne de seyirciler heyecanlı çocuk gibiler. Gülüş alışverişi yapmak niyetindeler. ‘Paramı verdiğimde beni güldürmek zorundasın Dovaleh’. Öyle mi sahiden?
.
Kafasında oluşturduğu satranç tahtasında ilerliyor kahramanımız bazen baş üstü yürüyor. Çünkü hayat bazı şeyleri ciddiye almak için çok kısa. Hatta insanların size bilerek işkence etmesi, ailenizden birinin ölmesi ya da unutulmak gibi.
.
Sahneye çıkmadan sahnedekinin hayatını didikliyoruz okuyucu olarak. Bu espriyi beğenmedin mi? Öyleyse yapacak bir şey yok. Biraz hayat hikayesine ne dersin? Ama şöyle ilham verici olanından değil bariz acılı olanından. Toplama kampından geçeninden, ezilen biri olmaktan..
.
David Grossman, okuyucuyu öyle bir kurgunun ortasına bırakıyor ki. Aslında biliyorsunuz pek bir hareket olmayacağını bu hikayede. Ama karakterimiz fazlasıyla çekici çünkü adımını attığı sahnede kendiniz olamazsınız, Bunu biliyorsunuz.
.
Filistin doğumlu bir annenin ve Polonya göçmeni bir babanın oğlu olarak dünyaya gelen yazar David Grossman, basit ama sarsıcı bir eser ortaya çıkarmış.
.
Çeviride Aylin Ülçer yer almakta.Ki zorlu bir metin olduğunu düşünüyorum. Fıkraların, tarihi göndermelerin olduğu.. Dipnotlar yeterli ve karakterin konuşmalarındaki bağ hiç kopmuyor bu çeviride. Sade ancak hikayeye oldukça uygun kapak tasarımı ise Nazlım Dumlu’ya ait.