"Selma'yı hayata bağlayan tek şey belki de beklediği gerçek acıydı. Onu tarumar edecek kadar büyük bir acıyı yaşamadan bu dünyadan çekip gitmek istemiyordu. İliklerine kadar hissedecek, nefessiz bırakacak, göğsüne saplanmış kesif acının özlemi... Uçurumun başında oyalanmasının tek nedeni buydu. "
"Nasıl oluyor da gözlerini kör edebilecek kadar çeşitli renkler doğada bu kadar uyumlu bir arada durabiliyor, değişiyor, sönüyor, tekrar canlanıyordu? Şiir de öyleydi işte. Dizeler boyunca deviniyor, içe kapanık biçemiyle sarsıyor, şahlandırıyor, yaralayıp kanatıyor, buna rağmen yaşamını sekteye uğratmıyordu. "
"Kızına karşı, uzaktan geçen bir yabancıya duyduğu hisleri besliyordu. Onları beslemek zorunda hissetmemek, kabahat sayılmamalıydı. Neden insan yavruları tıpkı hayvanlarınki gibi doğduklarından birkaç ay sonra başlarının çaresine bakacak duruma gelmezlerdi? Eğer kendi kendilerini doyuracak vasıflar kazanamayacaklarsa ölsünlerdi. Kendilerine bile faydalı olmayan bu yaratıklar doğa için külfetten başka ne olabilirdi ki? "