Bir şeyi yaptığınız takdirde bunun arkadaşlarınız üzerindeki olumsuz etkileri, en az o şeyi yapmadığınız takdirdeki kadar kötü olacaksa bu olumsuz etkilerden hareket etmenin bir anlamı yoktur.
“ Bir şeyi yaptığımda, bunu yapmakla sanki diğer herkese de aynı şeyi yapma iznini vermiş olacağımdan yalnızca bireysel edimimi değil, aynı zamanda bu iznin de sonuçlarını göz önünde bulundurmam gerekir. ”
çev.: Cenk Özdağ, İKÜ Yayınevi, İstanbul 2019, s.17Kitabı okudu
Eğer felsefe bize bu denli yakınsa niçin bunca insan felsefenin hayli çap
raşık ve hatta garip bir şey olduğunu düşünüyor? Tamamen haksız sayıl
mazlar: Bazı felsefeler çapraşık ve gariptir, en iyi türden pek çok felsefe
nin ilk bakışta çapraşık veya garip görünmesi olasıdır. Bunun nedeni; en
iyi türden felsefenin, bilgi dağarcığımıza öylece
"What would happen if everybody behaved like that?" When I do something, it is as if I were giving everyone else my permission to do the same, and I have to consider the consequences of that, not just of my individual action. The German Immanuel Kant (1724-1804), some would say the most influential philosopher of modern times, made this the basic principle of morality (though he found a rather more complicated way of stating it). We have all heard of it, we have all had it thrown at us, and here it is popping up in 400 BC.
["Herkes böyle davransaydı ne olurdu?" Bir şey yaptığımda, bu, herkese yaptığımın aynısının yapılabileceğine dair izin vermektir ve sadece kendi eylemimin değil, bunun sonuçlarını [da] değerlendirmek zorundayım. Kimilerinin modern zamanın en etkileyici filozofu olarak gördüğü, bir Alman olan Immanuel Kant (1724-1804), bunu (her ne kadar ifade etmek için daha karmaşık bir yol bulsa da) ahlaklılığın en temel ilkesi haline getirdi. İşte hepimizin hakkında duyum sahibi olduğu, hepimizin bir kez olsun kulağına çalınmış olan bu argüman MÖ 400'de pat diye çıkıverdi karşımıza.]